Acun
11 Mart 2020
Evren, kâinat, alem, yeryüzü. Şahıs adı olarak da tercih edilmektedir. Orta Çağ Türkçesinde ajun sözü kullanılıyordu. Bir kısım dil bilimcilere göre, Soğdakça diye de bilinen Soğdca āžōn (=hayat, yaşantı) sözünden gelmektedir. Oysa, Türkolog Clauson, Soğdca āžōn sözünü ajun şeklinde aktararak Soğdcada ‘hayat, var olan ya da yaşayan her şey’ karşılığında ifade edilmiş olduğunu belirtmiştir. Clauson, ajun sözünün zamanla ‘dünya, kâinat’ karşılığında kullanılmaya başlandığını öne sürmüştür. Tıpkı Soğdlar gibi Aryen bir topluluk olan İskitlerin de ajun kelimesini kullandıkları söylenmektedir. Uygurlar da acun (=kâinat) sözünü telaffuz etmektedirler. Alp Er Tunga lakabıyla da bilinen ve İranlıların Afrasyab adıyla andığı İskitlerin hükümdarı ölünce veya öldürülünce Türkçe konuşan halklar da üzerine ağıt yakmıştır. Kaşgarlı Mahmud’un aktardığı bu ağıtta: “Alp Er Tunga öldi mü/Isız ajun kaldı mu” dizeleri yer almaktadır. Burada, ‘Alp Er Tunga öldü mü, kötü dünya kaldı mı’ denilmektedir.
Ajun sözündeki aj unsuru günümüz Kürtçesinde de kullanılmaktadır. Bu dilde aj (=genç ağaç, fidan, filiz) ve ajda (=yeşerdi, hayat buldu, canlandı, filizlendi, var oldu, yaşadı) sözleriyle karşılaşmaktayız. Kürtçe jiyin (=yaşamak, yaşantı) sözüyle de bağlantılı olduğunu sanıyorum. Soğdca ajun (=canlı), Kürtçe bıjūn (=canlı) olarak bilinmektedir. Yaşamakla ilgili olan Kürtçe jin sözü Farsçada zin şekliyle belirmektedir. Farsça zin-de (=yaşayan, canlı; dinç, sağlam, güçlü) örneğinde olduğu üzere, zin ile başlayan birçok söz bulunmaktadır. Farsça zinde-dār (=gece uyumayan, uyanık kalan) gibi. Bir başka deyimle, acun (<ajun), ‘yaşanılan yer’ demektir.