Çare
23 Nisan 2020
Çözüm yolu, çıkış yolu, yardım, tedbir, tedavi, ilâç. Farsça ve Kürtçe çare (=imkân, ilâç, çıkış yolu) sözünden Türkçeye geçmiştir. Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig kitabında çare sözü kullanılmıştır. Kürtçe çare sözü Avesta çarana, Pehlevice çarak, Eski İrani Dillerdeki çárana (=başarı, gayret) sözleriyle bağlantılıdır. Öte yandan Ermenice çar (=yardım, çözüm yolu) sözü de aynı kökenden kaynaklanmıştır. Bu sözün önceleri Farsçaya çara şekliyle yerleştiği ve zamanla çare şekliyle ifade edildiği sonucuna varılıyor. Kaşgarlı Mahmud’un sözlüğünde çare kelimesiyle karşılaşmadım. Tacikçe çora, Pencapça sahārā, Urduca sihara sözleri ‘çare, destek, dayanak’ olarak bilinmektedir. Çare sözü Kazakça şara, Kırgızca çara, Başkırtça sara, Azerice çārä, Uygurca çarä, Türkmence çäre, Özbekçe çàrä şeklinde ifade edilmektedir. Farsça na-çar ve Kürtçe ne-çar (=çaresiz) sözleri Türkçede naçar (=çaresiz) şekliyle yer etmiştir. Kürtçede çareger (=çare arayan), çaresaz (=çare bulan), çareser (=tedavi, çözüm), çarereş (=çaresiz, kara talihli, talihsiz) ve benzeri sözler kullanılmaktadır. Türkçe bir atasözünde “olacakla öleceğe çare bulunmaz” denilmektedir. Farsça bî-çare, Kürtçede bê-çare şeklindedir. Bu dillerde bî veya bê ön ekleri önüne geldiği kelimeyi olumsuz kılmaktadır.