Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Etimolojik Açıdan
Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

 

 

Bilal Aksoy

Cennet

28 Mayıs 2020

       Dinsel inançlara göre insanların günah işlemeyenlerinin öldükten sonra ulaşacakları sonsuz mutluluklar yeri. Sumerce gana (=tarla, işlenmiş dikili tarla) sözüne dayanmaktadır. Akadca karşılığı eqlum (>iklim: ‘ülke, bölge, yöre’) sözüdür. Bir deyişte geçen “yedi iklim dört köşede’ ifadesindeki yedi iklim sözü ‘yedi ülke’yi belirtmektedir. Bana göre, İbranice ganad (=cennet) sözünün gan ön eki Eski İbranicede ‘bahçe’ karşılığındadır. İbranice ganad adındaki ad son eki Aden kavmi ve ülkesini ifade etmektedir. Güney Yemen’in güneyinde Aden Körfezi kıyısında Aden Yarımadası ve Aden şehri bulunmaktadır. Bu kente İlk Çağ’da Yunanlılar Adana veya Athana diyorlardı. Anadolu’nun güneyinde Adana ovası ve Adana kenti bulunmaktadır. Adana adının, Sumercede eden (=düz, ova, geniş alan) sözüyle ilişkili olduğu görüşündeyim. Adana Ovası’ndaki Adana kent adının İlk Çağ’da Orta Doğu’nun tanrısı olan Adonisle de ilişkilendirildiği, ancak Adonis’ten çok daha öteye istinat ettiği anlaşılmaktadır. Gerek Aden Körfezi’ndeki Aden (İlk Çağ’da Adana) kenti ile Anadolu’nun güneyinde bulunan şimdiki Adana kenti adlarının tarihsel açıdan ortak etimolojik temele dayandığı sonucuna varıyorum. Kutsal Kitap’ta sözü edilen Aden Bahçesi, aslında düz bir ovada yapılmış olan bahçeye işaret etmektedir.  Arapça gannat (>cannat) kelimesi, içinde hurma ağaçlarının da bulunduğu yeşillikler içinde ve gölgeleri olan bir bahçeyi dile getiriyordu. Arapçada ganna>canna sözünün her ne kadar ‘örtmek, gölgelemek’ karşılığındaki Arapça ganna sözüyle ilişkili sayılsa bile, Arapça gannat ve İbranice ganad kelimelerinin aslının Sumerceye istinat ettiği kanısındayım. Malta Dilinde Genna, Amharca geneti, Somalice jannada ve Yidiş Yahudicesinde ganeydn sözleri ‘cennet’i ifade etmektedir. Ganad adındaki Gan ön sözünün İbranicede ‘bahçe’ demek olduğunu yukarıda da aktardım. Bunun da Sumerce gana (=dikili tarla) sözüne dayandığını vurguladım. Buna rağmen, Akadca kanûm (=korumak, bakmak) sözüyle bağlantısı olabilir; ancak, bu tür bir bağlantıdan emin değilim. Batı Dillerindeki ‘cennet’ karşılığında bulunan kelimelerin Eski Yunanca parádeisos (=park, Cennet) sözüne dayanmış olduğu sonucuna varılmaktadır. Fakat, Eski Yunancadaki sözün Eski Kuzeybatı İran Dillerinden olan Avestaca pairıdaēza (=önü çevrili yer, bahçe) sözünden alındığı belirlenmektedir. Avestaca pairi (=ön, yan) sözü Kürtçe ve Farsça ber (=ön, yan) sözüne temel oluşturmuştur. Avestaca daēza ‘set, siper, çit’ diye biliniyordu. Ermenice partēz (=bahçe) sözü de Avestaca pairıdaēza’dan dönüşmüştür. İtalyanca paradiso, İngilizce paradise, Almanca paradies, Fransızca paradis olarak telaffuz edilmektedir. Pencapça phiradusa şekli, Farsça ve Arapçada kullanılan firdevs (=cennet) kelimesiyle ilişkilidir.  Firdevs (=kelimesi), Avestaca pairıdaēza şeklinden dönüşmüştür. Farsça firdevs şekli böylece belirmiştir. İskoç Gaelcesi pàrras, Portekizce paraiso, Norveççe paradis aynı kökten türemişlerdir. İslam öncesi dönemden kalma Türkçedeki uçmak (=cennet) sözü, Orta Çağ’da Soğdcada uçmağ şekliyle ifade ediliyordu. Cennet sözü şahıs adı olarak da kullanılmaktadır.