Çiroz
27 Aralık 2020
Yumurtasını atarak zayıflamış olan uskumru balığına Osmanlı Dönemi’nde çiroz deniliyordu. Bununla birlikte, uskumru balığının kurutulmuşu da çiroz adıyla anılıyordu. Çiroz sözü mecazen çok zayıflamış bir deri bir kemik gibi duran kimseler için de telaffuz edilmiştir. Yunancada ts harfleri ç olarak okunduğundan Yunanca tsiros (>çiros: ‘kuru’) sözünden alınmıştır. Osmanlıca aracılığıyla Türkçede yer almış ve çiroz şekliyle telaffuz edilmiştir. Eski Yunanca kserós (=kuru) kelimesiyle ilişkilidir. Eski Yunancanın bir devamı olarak aynı karşılıkta Yeni Yunancada kseros veya ksiros deniliyor. Yunanca ḥersos (=çorak), ḥersose (=çoraklaşma), ḥersotopos (=çorak arazi) ve ḥéros (=dul erkek) sözleriyle de müşterek kökenden kaynaklanmıştır. Rumca kserositen (=kurutan), kserosen (=kurut), kserono (=kurutmak), kseromenon ([er.] kuru) ve kseromentsa ([diş.] kuru) kelimeleri de aynı menşeye dayanmaktadır. İncelediğim kadarıyla Yunanlılarca izmarit balığına da çiros denildiğini belirliyorum. Uskumru (Scomber) cinsi balıklarla birlikte onların vanozluk sonrasında oluşan yağsız, zayıf, kuru veya kurutulmuş durumlarını çiros olarak adlandırmışlar. Rumlarca Çaçabalığına da çiros denildiği görülüyor.