Çolak
15 Haziran 2020
Eli veya kolu sakat olan. Kürtçe çolaḥ (=eli veya kolu kullanılamaz olan) şeklindedir. Kaşgarlı Mahmud çolak sözüne yer vermiş. Türkçe çal (= yere çalmak, vurmak, yenmek) ile ilişkisi olamaz. Farsça çulak da Kürtçe çolaḥ ve Tacikçe colak ile aynı karşılıktadır. Bu dillerdeki çolak sözünün Ön Asya’da kullanılan Ermenicedeki çor (=dert, sıkıntı, aksaklık) sözcüğüyle etimolojik bağlantısı akla gelebilir. Ancak, Farsça çolahe-pa (=sakat ayaklı) ve Farsça çolak (=aksak, sakat) sözleriyle bağlantısı görülmektedir. Azerice çolag, Kazakça şolak, Türkmence golak, Uygurca çolak, Tatarca çulak, Başkırtça sulak diye telaffuz edilmektedir. Orta Çağ’da Türkçe çoluq şeklinden söz edilmektedir. Aynı dönemde aynı dilde çolmaḥ (=ızdırap) sözü de telaffuz edilmiş. Bir zamanlar Uygurcada çolmak (=sakatlanmak) ve çuluğ (=çolak, sakat) sözleri biliniyordu.