Dert
11 Şubat 2020
Keder, üzüntü, acı, elem, tasa. Farsça ve Kürtçe derd sözünden Türkçeye geçmiştir. Beluçça derd aynı karşılıkta kullanılmaktadır. Ermenice trtum (=üzgün) sözünün de kökensel açıdan dert ile bağlantılı olması mümkündür. Pehlevice dert ya da dart, ‘boğulmuş, tıkanmış, zorda kalmış’ diye bilinmiştir. Dert sözünün Eski İran Dillerindeki der-, ya da dar– kök sözcüğüyle bağlantılı olduğu söylenebilir. Bu kök sözcük ‘yarılma, yırtılma, kopma, parçalanma’ gibi karşılıkları içermektedir. Bu nedenle, Kürtçe dırandın (=yırtmak) sözüyle de bağlantılıdır. Dert sözü, Tacikçe dard; Urduca, Peştuca ve Sindhice derd, Pencapça darada şeklinde dile getirilmektedir.
Sorunları olana, Osmanlının bir döneminde “Git derdini Marko Paşa’ya anlat” deniliyordu. Marko Paşa (Marko Apostolidis), Osmanlı devletinde Tıbbiye Nazırıydı. Ayrıca, Hilâl-i Ahmer’in (=Kızılay’ın) kurucularındandı ve öldüğünde (1888) Ayan Meclisi üyesiydi. Son derece beyefendi, zarif, kibar ve halkın dertlerini, sorunlarını sabırla dinleyip çözüm bulmaya gayret ediyordu. Bugün de kullandığımız “derdini Marko Paşa’ya anlat” deyimi bu nedenle telaffuz edilmiştir.