Dil
3 Haziran 2020
Ağız boşluğunda bulunan esnek ve hareketli, yiyeceklerin tadını alıp onların ağızda çiğnenmesine yardım edici ve konuşmayı sağlayıcı özelliklere sahip uzun et parçasından oluşan organ. Küçük Asya coğrafyasına gelmeden önce, Türkmenlerce tıl veya til şeklinde telaffuz ediliyordu. Bu sözün Aramiler aracılığıyla Türkçeye geçtiği görüşündeyim. Sumerce dul (=tepe, tümsek, yığın) sözüyle bağlantılı olarak Akadca aynı karşılıkta tillum sözü kullanılıyordu. Aramicede tel ve Arapçada tel olarak yer etti; Tel-abyad (=beyaz/ak tepe) yer adında olduğu üzere. Sumerliler ‘dil’e eme, Akadlılar ise lišānum diyorlardı. Oysa dil’in bir tepe yığını şeklindeki görüntüsü nedeniyle, zamanla Türkçe konuşulan coğrafyada dil kelimesi, ‘tepe’ karşılığındaki sözlerle ifade edilmiştir. Türkçe tıl ve til şekilleri sonraları yerini dil şekline bıraktı. Sumerce ve Aramice üzerinden Kürtçede yer eden tel sözü, Kürtçede til (=tepe, yığın, tümsek, höyük) olarak yer etti. Aramilerin Orta Çağ’da Türkler üzerindeki etkileri kayda değer boyutlardadır. Yalnız dilsel ve inançsal açıdan değil tüm kültürel açılarıyla bu etkileme devam etmiştir. Orhon Yazıtları’nı çözen Wilhelm Ludwig Peter Thomsen’e göre, Orhon yazısı ve alfabesi Ârâmî-İranî kökenli bir yazıdır. Bu açıdan bakılınca birçok Ârâmîce kelime gibi tel sözü de Türk boylarına geçerek til şeklini almış olduğu gibi belki Kürtçe til üzerinden de Türkçeye intikal etmiş de olabilir. O nedenle, ağız boşluğundaki tepe şeklindeki et yığını til olarak telaffuz edilmiştir. Bugün dahi Türkçedeki dil sözcüğü Kazakça, Kırgızca, Özbekçe, Tatarca, Başkırtça ve Uygurcada til şeklinde telaffuz edilmektedir. Bkz. Tilki.