Dut
16 Eylül 2019
Yapraklarıyla ipek böceğinin beslendiği bir ağaç türü. Farsça tūt ya da tūd sözcüğünden Türkçeye geçmiştir. Kürtçe ṭu, Rusça, Karakalpakça, Türkmence, Kırgızca, Tatarca, Özbekçe, Uygurca, Başkırtça ve Azerice tut denilmektedir. Ermenicede de tut sözcüğünün kullanıldığını görmekteyiz (Aristakes Bohçalıyan, “Türkçe Ermenice Sözlük”, İstanbul 1981, s. 111). Romence, Makedonca, Arnavutça ve Bulgarca dud, Yunanca dúti ve Sırpça dúd.
İbranice tut, Arapça tut, Arapça altawt (meyveler), Arapça şacarat altawt (dut ağacı), Tacikçe ve Peştuca tut, Hintçe şahatoot, Pencapça şahituta kelimeleri aynı etimolojik kökenden kaynaklanmaktadırlar. Hintçe ve Pencapçadaki şah ön ekleri Farsça şah (=dal, budak; ağaç) sözcüğüyle ilişkilidir. Bununla birlikte, ‘dut’un Sumerlilerden bu yana bilindiği anlaşılmaktadır. Sumerce ĝeš la.la.an.gi (=dut) Sumerlilere dair çivi yazılı tabletlerde yer almıştır. Akadlıların ‘dut’ karşılığındaki Tuttu sözcüğünden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Aramilerin tūtā dedikleri belirleniyor.
Ak dut, kara dut, yabani dut gibi türleri bulunmaktadır. Yukarı Fırat boylarındaki Kürt ahali ‘yabani dut’a eşek tuti (tu-yê ker/an) demektedir. Gülgillerden ‘dut‘a benzeyen kırmızı renkli kokulu ve sulu yemişi olan bir mevye, ahududu diye bilinmektedir. Ahu (ceylan) ve dut sözcüklerine istinaden ‘ahu/ceylan dutu’ ifadesinden dönüştüğü görüşündeyim. Ahududu adındaki dudu son ekini Farsça tuti (papağan) ile ilişkili kılamayız. Bir kısım sözlüklerde sehven de olsa Farsça tuti (papağan) ile ilişkili açıklamayı doğru bulmuyorum.