Düzgün
5 Şubat 2021
Erkek şahıs adlarından biri. Düzgün adıyla yaygın olarak Dersim ve mücavir coğrafyada karşılaşılmaktadır. Bunun da nedeni Nazımiye ilçesinin Kıl köyü yakınlarında bulunan Tujik Baba dağının bir başka adı olan Düzgün Baba dağıdır. Tujik adının aslı Tuj-ki (=sivri/keskin yer) olmalıdır. Bu dağ Dujik, Dojik, Tacik, Tojik gibi birçok farklı telaffuzlarla dile getirilmiş. -Ki son eki Sumerceden bu yana yer belirten bir ektir. Zamanla Dersim’deki Tujik dağına halk tarafından Duzgı denilmiştir. Türkçede de bulunan Kürtçe -gin ekiyle de ilişkilendirilerek Duzgı adı Duz-gin şekline dönüştürülmüştür. Düzgün (=keskin, sivri; sarp, yalçın) adının bu şekilde belirdiği kanısındayım. Kürtçe Mızgîn, Lezgîn, Ḥemgîn, Şevgîn adlarında olduğu üzere aynı dilde duz (=sivri, keskin; sarp) ve -gin son ekinden oluşmuş olmalıdır. Eski Farsça duš, Avestaca duš veya dûž, Pehlevice duš sözcükleri ‘fena, kötü, zorlu, tehlikeli; sarp’ diye biliniyordu. Yunanca dys ve Ermenicede dž- sözcük veya heceleriyle karşılanmıştır. Tacikçe tez veya taç, Pehlevice tēj, bazen tēz veya tēš, Urduca tiz, Hintçe tej ve Peştuca tiz kelimeleri ‘sivri, keskin’ karşılığında ifade edilmiş. Bir başka deyimle topoğrafik açıdan ‘sarp oluşu’ belirtmektedir. Böyle sarp bir dağa Tuj-ki adının verilmiş olması doğaldır.
Tacikistan’da Vaḥş nehri vadisinde çevresi sarp dağlarla kuşatılmış olduğu belirlenen Tojikobod yerleşimi bulunmaktadır. Tojikobod, Raşt bölgesinin başkentidir. Osmanlılar döneminde Tokat kazasına bağlı Düzgün köyü bulunuyordu. Azerice dışında Türkçeye yakın dillerde düzgün sözü kullanılmamaktadır. Kürtçedeki Dızgûn (=sarp) adından dolayı bir zamanlar Türkçede bulunan tüz (=düz) sözcüğüne istinaden tüzgün/düzgün biçimi belirmiş olabilir. Türkçedeki bu çok eski olmayan söz, aynı dildeki yorgun, solgun, dolgun, dalgın kelimelerine uyarlı görünmekle birlikte, altı çizili son sözler fiilden sıfat yapma şekilleridir. Oysa üzgün adında veya sözünde yukarıda belirttiğim üzere daha özgün bir türeyiş söz konusudur. “Ağırgöl Dağı’ndan Gâhmut Yaylası/ Hangi gün inersin hoştur havası/ Gel ey Düzgün‘üm gel çektirme yası/ Sularî kuluna er de sonra git” (Davut Sularî).