Elçi
14 Mayıs 2020
Günümüzde bir devleti başka bir ülkede temsil eden kamu görevlisi. Orta Çağ’da Türkçede ilçi (=hükümdar, halkı temsil eden, halkçı) sözüne dayanmaktadır. Türkçe ilçi sözü aynı dilde il (=halk) sözünden türetilmiştir. İlçi (=halkçı) olanlar, mensubu oldukları halkı başka halkların içinde temsil eder, gerektiğinde barış görüşmeleri yapar. Yukarı Fırat Bölgesi’nde Mazgirt ve mücavir alanda Kürt ahali kız istemeye “ilçi”ler gönderirlerdi. İlçi sözü, erdemli insan Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı eserinde birden çok yerde geçmektedir. Elçi sözü Türkçe ilçi sözünden dönüşmüştür. Elçi sözünü yelmek (=hızlı hareket etmek) sözüne bağlamak doğru olmasa gerek. Bununla birlikte, Kaşgarlı Mahmud, “él=il” şeklinde bir belirlemede bulunmuştur. Kaşgarlı’nın bir başka yerde él sözünü “iki ayrı bey arasında barışıklık” olarak açıklaması doğru olmasa gerektir. Türkçede bar (=varmak) kök sözüne dayalı olarak barış (=birbirine gidip gelmek, ziyaret etmek) kelimesi kullanılıyordu. O nedenle, “il” veya “él” sözünü barış karşılığında açıklamak doğru olmasa gerektir. İl veya él sözünün karşılığı ‘halk’tır. Doğaldır ki, ‘ilçi‘lerin görevlerinden biri de başka bir il‘e (=halk’a) temsilci olarak varmaktır. Bu nedenle, barış sözüyle ilişkilendirilmiştir. Buna rağmen, ilçi kelimesi barış karşılığına indirgenemez. O bir halk temsilcisidir. Bugün de Türkmence ve Tatarcada elçi yerine ilçi kelimesi kullanılmaktadır. Uygurca ëlçi, Başkırtça ilsi, Kazakça elşi; Azerice, Kırgızca ve Özbekçede elçi sözü bulunmaktadır. Kürtçe ilçi (=temsilci, arabulucu, elçi) sözü Türkçeden alınmadır. Güney Kürtlerinde ilçi yerine başka sözler kullanılmaktadır.