Fistan
20 Şubat 2020
Kırmalı ve süslü kadın giysisi. Arnavutça ve Makedonca fustan, Yunanca foustáni (=fistan), Arapça fustan, Kürtçe fistan şeklinde bilinmektedir. Fistan kelimesi, Balkanlar üzerinden Doğu’ya doğru yayılmıştır. Arnavut asıllı dil bilimci Şemseddin Samî, “Kamus-ı Türkî” adlı sözlüğünde fistan kelimesi için şunları yazmaktadır: “fistan. [Arnavutçadan] 1. Arnavutların giydikleri ve belden dize kadar uzanan geniş ve çok kırmalı patiskadan mamul beyaz bir libas: Arnavut fistanı. 2. Alafranga kıyafette kadınların giydikleri muhtelif biçimde kırmalı ve süslü entari: İpek fistan. 3. bḥ. Direklerin güverte iskarçalarını yağmurdan muhafaza için üzerine kaplanan muşamba; baca fistanı= Bacaların alt nihayetindeki arîz kısmı.” Sami, fistanlı kelimesini açıklarken, “Fistan giyen: Yunan’ın uzun tabir olunur fistanlı bir sınıf askeri vardır” demektedir.
İskoç, Arnavut, Makedon ve Yunan erkekleri fistan giyiyorlardı. Fistan kelimesindeki fist ön harfleri, Latince vestire (=giyinmek) ve bu fiilden türeyen Latince vestito (=elbise, giysi) sözlerindeki vest harfleriyle örtüşmektedir. Portekizcede de vestido (=giysi, entari) sözü telaffuz edilmektedir. Akadca lubūštum (=elbise, dokuma, giysi) ile fistan arasındaki bağlantıdan emin değilim. Ayrıca, Akadcada ‘keten’ karşılığında piştu diye bir sözle karşılaşmadım.