Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Etimolojik Açıdan
Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

 

 

Bilal Aksoy

Furkan

27 Ağustos 2019

     Arapçada doğru ile yanlışı; iyi ile kötüyü birbirinden ayıran karşılığında furḳan denilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in 25.suresi Furḳan adını taşımaktadır. İlk iki ayetinde şu ifadeler yer almaktadır: “Âlemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed’e Furḳan’ı indiren, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan, hiç çocuk edinmeyen, mülkünde ortağı bulunmayan, her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir.” Buradan da anlaşılacağı üzere Furḳan Kur’ân’ın bir diğer adı olarak anılmıştır. Enbiyâ Sûresi (21) 48. âyetinde: “Andolsun biz, Musa ve Harun’a takvâ sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furḳan’ı verdik.” Âl-i İmrân Sûresi 3. âyetinde: “insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ile İncil’i indirmişti. Furḳan’ı da indirdi.” Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere, belirtilen âyetlerde Furḳan denilirken münzel kitap oluşundan söz edilmektedir. Oysa bu kelimenin aslı Aramicedir ve o dilde münzel kitap karşılığında kullanılmamıştır.

     Diyanet Vakfı Yayınlarından 2010 tarihli Kur’ân-ı Kerîm’de, Enfâl Sûresi 41. âyetinin Arapça metninde Furḳan kelimesi bulunduğu halde Türkçe karşılığında bu sözcük tasfiye edilmiştir! Bu âyette bulunan furḳan sözcüğünün, aslında ‘selamet’ karşılığında kullanıldığı öne sürülmektedir. A. J. Wensınck, burada furḳan kelimesinin İbranice yeşa‘nın (selamet) Aramicedeki karşılığı olan fur ḳana kelimesi olduğu görüşündedir (A. J. Wensınck, İslam Ansiklopedisi “Fürkan, Furḳan” md). Enfâl Sûresi 29. âyetinde “Eğer Allah’tan sakınırsanız O size bir furḳan yaratır” denilmektedir. Elimdeki aynı Kur’ân’da aynı âyetteki furḳan kelimesi de tasfiye edilmiştir. 

     Arthur Jeffery, Sultan, Subhan, Furḳan ve Ḳurban sözcüklerinin Aramice orijinli olduklarını ve Arapçaya geçtiklerini açıklamaktadır (Arthur Jeffery, “The Foreıgn Vocabulary of The Qur’an”, Baroda 1938, s.83). Öyle anlaşılıyor ki bu sözcüğün kaynağı olan Aramicedeki purḳana (=ayrılma, kurtulma; selamet) sözcüğü Arapçaya intikal ederek furḳana şeklinde telaffuz edilmiştir. Bu sözcüğün karşılıklarında bir tezat söz konusu olamaz. Ayrılma, kurtulma aynı zamanda selamete erme olarak görülmüştür. Arthur Jeffery, yukarıda adı geçen kitabında adından da anlaşılacağı üzere Kur’ân’daki yabancı kelimeleri irdelemiştir. Bunlardan biri de furḳan kelimesidir ve bu kelimeye de birkaç sayfa ayırmıştır (bkz. age, s.225-229).

     Diyarbakır’ın Silvan ilçe merkezinin özgün adlarından biri Ferḳin’dir. Burada Ferḳin çayı ya da  bir başka telaffuzuyla Ferḫin çayı, ilçe topraklarını ayırdığından bu adla anılmıştır. Süryaniler buraya Mayyafarḳin (Farḳin Suyu) diyorlardı. Kürtler aynı akarsuya Çemê Ferḳinê ya da Çemê Ferḫinê diyorlardı. Ünlü Bizantolog E. Honigmann, Marquart’ın görüşünün aksine Mayyafarḳin adının Süryanice olduğu görüşündedir (E. Honigmann, “Die Ostgrenze des byzantinischen Reiches”, Bruxelles 1935, s.7, not 5). Süryanice Mayyafarḳin adı için bkz. V. Minorsky, İslam Ansiklopedisi, Meyyafârikin md.

    Arapçadaki frḳ (=ayıran) köküne dayalı olan fırḳa (çoğulu fıraḳ) sözcüğü ‘siyasi parti’ karşılığında kullanıldığı gibi, ‘grup’, ‘topluluk’, ‘tümen’ oluşu da belirtmektedir. Türkçedeki fark sözcüğü de Arapça farḳ, Kürtçe ferḳ şekliyle biliniyor. Bunlarla bağlantılı olan faruk sözcüğü ‘kurtarıcı’ karşılığının yanı sıra ‘ayıran, bölen; kurtaran’ diye de anlaşılmıştır. Ömer Faruk adı, aktarıldığına göre, İslam halifesi Ömer için kullanılmıştır. Buna göre Ömer Kudüs’ü işgal ettiğinde orada bulunan Süryaniler Roma zulmünden kurtulmuş oldular. O esnada Süryaniler toplu halde bağırarak halife Ömer’e seslenip “FaruḳoFaruḳo!” (=Kurtarıcı!  Kurtarıcı!) şeklinde bağırmışlar. Bu olay sonrası Halife Ömer, Faruḳ (=kurtarıcı) unvanıyla anılmıştır. Bununla birlikte Halife Ömer’in adil davranmadığına yönelik eleştiriler, ölümünden sonra da devam etmiştir. Halife Ömer, ağır vergiler altında bunalan ve bu nedenle kendi huzuruna çıkan, ülkedeki vergi adaletsizliğinin düzeltilmesini isterken hakarete uğrayan -Basra valisi al-Muğira b. Şu’ba’nın kölesi- Abu Lu’lua tarafından kama ile öldürülmüştür.

     Arapçadaki farḳ, fırḳa, fıraḳ, farıḳ, ferreḳa ve benzeri sözler Aramice prḳ (=ayrılma, kurtulma) kök sözcüğünün Arapçaya farḳ şeklinde intikaline dayanmaktadır. Aramicedeki bu kurtarıcı misyonu olan prḳ (=kurtarıcı, ayrılma) unsuru yine Aramicede purḳana (=kurtuluş, selamet), Ermenice purk (=kurtarıcı, aziz) ve pırgıç (kurtarıcı, aziz) sözcükleriyle varlığını devam ettirmiştir. Ermenilerin aziz kabul ettiği Surb Pırgıç (=Aziz Pırgiç) adı, Pertek yöresindeki Süpürgeç Dağı adında da saklıdır. ‘Ayıran’ karşılığındaki İbranice pırḳe, Aramice purḳan, Süryanice purḳana sözleri Arapçada furḳan olarak yer etmiştir. Türkmence parh, Uygurca pärḳ sözcükleri Aramice prḳ kök sözcüğünden yayılmıştır. Aynı sözcük Urducada farḳ, Pencapçada pharaḳa şekliyle bilinmektedir. Bir kısım kimseler Furḳan’ın şahıs adı olarak kullanılmasını doğru bulmamaktadırlar. Furḳan’ın, Kur’an’ın bir diğer adı olduğunu söyleyerek bu görüşleriyle kutsal kitaba sahip çıktıklarını belirtmektedirler. Kimileri ise Furḳan’ın, Sabiîlerin kutsal kitabı Gizza Rabba’nın bir diğer adı olduğunu öne sürmektedirler. Kur’ân’a göre ise Tevrat, İncil ve Zebur ilk ‘Furkan’lardır. Bkz. Faruk.