Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Etimolojik Açıdan
Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

 

 

Bilal Aksoy

Gümüldür

4 Aralık 2019

     İzmir’in Menderes (Cumaovası) ilçesine bağlı bir belde adı. Osmanlının son zamanlarında Rumlarca Kimitouria adıyla anıldığı kimi kaynaklarca öne sürülmekle birlikte, Batı haritalarında da Gumulduru, Gumuldur, Gümüldürlü, Gümüldür vb. adlarla belirtilmektedir. Ege Bölgesi’ndeki Antik adları belirten ve Atina’da yayımlanan bir kaynakta bu yerleşim yerinin adı Kekhrai, Gümüldür Çayı ise Astis Potamos adıyla aktarılmıştır. Yıllar önce Gümüldür adının bir geçit yeri olması nedeniyle Yunanca kome (=büyük köy) ve dramos (=yol, geçit) sözlerinden kaynaklanan Komodromos (=yol/geçit köyü) adından dönüştüğünü varsayıyordum. Eski Gümüldür köyü dağın yamacında ve bir boğazın yanı başında kurulu idi. İttihat ve Terakki Dönemi’ne ilişkin bir kaynakta, Rumların buraya Kimitoria dedikleri öne sürülmektedir. Kimitouria ya da Kimitoria şeklindeki ad, buraya sonradan yakıştırılmış olabilir. Oysa İlk Çağ’da köyün kuruluş yeri dikkate alındığında derin ve dar boğazın yanı başında oldukça sarp, dik ve yüksek bir dağ zirvesinin yamacında; adeta dağa oyulmuş bir mevkide olduğu görülmektedir. Bugün de bu yerde birkaç evden oluşan bir yerleşim varlığını devam ettirmektedir. Bu çevredeki bir akarsu XVI. yüzyıl Osmanlı belgelerinde Nehr-i Gümüldür olarak belirtilmiştir. Gümüldür Nehri adı zamanla Gümüldür Çayı ve Gümüldür Deresi olarak da ifade edilmiştir. Gümüldür ve çevresinde XVI. yüzyıldan kalma tahrirler mevcuttur. Mübahat S. Kütükoğlu’nun aktardığı aynı yüzyıla ait bir belgede ise söz konusu yerleşim yeri, Hasha-yı Gümüldürü diye adından söz ettirmektedir. Bkz. Mübahat S. Kütükoğlu, “XV. ve XVI. Asırlarda İzmir Kazasının Sosyal ve İktisâdî Yapısı”, İzmir 2000, s.185. Öyle anlaşılıyor ki bu yer adında bulunan hasha nitelemesi Farsça hasha (=has’lar) sözünden alıntıdır. O vakitler, geliri yüz bin akçenin üzerinde olan yerlere Has deniliyordu. Osmanlı Dönemi’nde burada çeltik ekiminin yanı sıra susam ekiminin de yapıldığı nakledilmektedir. Bu yörede palamut da yetişiyordu ki, Palamut adlı köyün varlığı da bu tespiti doğrulamaktadır. Kimi yörelerde gümül sözü ‘gümüş’ karşılığında bilinmektedir. Bu bağlamda bir kısım kaynaklarda Gümüldür Çayı, Gümüşdere olarak aktarılmaktadır. Suyunun kurşuni renkte olmasına dayanılarak Gümüşdere adını almış olduğu varsayılabilir. Bu açıdan, birtakım kaynaklarda Gümüşdere ya da Gümüş Suyu denildiği görülmektedir. Ancak, 1940’lı yıllarda Gümüldür’ü İzmir merkeze bağlı Değirmendere bucağının bir köyü olarak kayıtlı görmekteyiz. 1968 yılına ilişkin İçişleri Bakanlığının köy adlarını kapsayan bir yayınında Gümüldür adının Gümüşsu diye değiştirilmiş olduğunu belirliyoruz. Öyle anlaşılıyor ki Gümüşsu adı halk arasında tutunmadı ve tekrar resmi olarak Gümüldür adı kullanılmaya devam edildi. Kimi kaynaklar Gümüldür Çayı’nın İlk Çağ’da Ales adıyla da belirtildiğini iddia etmektedirler. Plinius’un aynı akarsuya Halesus dediği, bunun da Ales olduğu sanılmaktadır. Bkz. Veli Sevin, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası I, 2001 Ankara, s.87. Ales adı Hellence ‘toplayan, birleştiren’ demektir. Gümüldür Çayı, birtakım akarsu ve kollarını alarak denize döküldüğünden bu adı almış olabilir. Küçük Asya coğrafyasında Gümüşdere adını taşıyan başka akarsular bulunmaktadır. Ayrıca Gümüşdere adını taşıyan yeni ve eski olmak üzere birçok köy adlarıyla karşılaşmaktayız. Örneğin Bilecik’in Pazaryeri ve İstanbul’un Sarıyer ilçelerine bağlı Gümüşdere adlı köylerin yanı sıra, Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Muğlasun köyüne ve Sivas merkeze bağlı Ardıç köyüne Gümüşdere adı verilmiştir. Yukarıda da ifade ettiğim üzere, Gümüldür yerleşim yerinin Antik Çağ’daki adı Kekhrai idi. Bunun Yunanca kekhri (darı) sözüyle ilişkili olduğunu sanıyorum. Bu bağlamda günümüzde Gümüldür Çayı’nın kollarından biri Darıçay adını taşırken diğer kolu Tahtalı Çay’dır. O nedenle Gümüldür kasabasının Antik Çağ’daki adı olan Kekhrai’nin ‘darı’ ekimi nedeniyle bu adı almış olabileceği kanısına varıyorum. Oysa kimi Yunan kaynaklarında bu akarsuyun Antik Çağ’daki karşılığı olduğu söylenen Astis potamos adındaki ast kök sözü Eski Anadolu Dillerinin bir kısmında ‘akıntı’yı ifade etmekle birlikte, Yunancada şehir karşılığında da bilinmektedir. Bu takdirde Astis adındaki is son eki yer bildirmektedir. Yunanca potamos’un ‘dere, akarsu’ karşılığında dile getirildiğini de unutmayalım.

     Gümüldür adına gelince XV. ve XVI. yüzyıl Osmanlı belgelerinde Gümüldür şekliyle kaydedilmiş olduğunu görmekteyiz. XVIII. yüzyıldan sonraki Batı haritalarında bugünkü Ürkmez yakınlarındaki Lebedos antik kent adı, Lebedus (Latince) şekliyle yazılmıştır. Lebedus birçok haritada yazılı olmakla birlikte, Gümüldür adının pek ender belirtildiğini görmekteyiz. Söz gelimi 1860 yılında hazırladığı Anadolu haritasında Josseph Grassl, bu yerleşim yerini Gümüldülü olarak göstermiştir.  Zamanın en iyi ve ayrıntılı Küçük Asya haritalarını yapan ve yer adlarını oldukça fazla belirten Alman coğrafyacı ve harita uzmanı Heinrich Kiepert (1818-1899), XIX. yüzyılın ortalarında yaptığı bir Küçük Asya haritasında bu yerleşim yerini Gümüldülü adıyla belirtmiştir. Gümüldür adının Bizans Dönemi’nde şekillendiği kanısındayım. Yukarıda da belirttiğim üzere, eski Gümüldür yerleşim yeri, oldukça yalçın, dik ve sarp bir dağın yamacında dağa gömülmüş gibi bir mevkide kurulmuştur. Günümüzde de birkaç evden oluşan bu çok eski yerleşim yeri varlığını devam ettirmektedir. Bununla birlikte, zamanla köyün çok aşağılarındaki denize açılan düzlükler ve sahil yerleri de Gümüldür adıyla kullanılagelmiştir. Bu açıdan, Gümüldür adının Latince Cumulduru (ok. Kumulduru) adından kaynaklanmış olabileceği kanısındayım. Latince cumul/us (=yığın, kütle, doruk, zirve; en yüksek kademe) ile dur/us (=katı, sert, sivri, dimdik) sözcüklerinde oluşmuş olduğunu sanıyorum. Latince cumul (kumul) sözcüğü Türkçede gümül şeklinde yer etmiştir. Afyonkarahisar, Isparta, Burdur, Antalya, Ankara ve Muğla illerinin kimi kesimlerinde ‘ekin yığını’na gümül denilmektedir. Denizli’nin Çivril ilçesi yöresinde ‘gümül yapmak’ deyimi ‘biçilmiş ekinleri yığmak’ karşılığındadır. Gökyüzünde beliren tepe şeklindeki beyaz bulutlara –Latince cumulus (=yığın, tepe) sözcüğüne istinaden- kümülüs denilmektedir. Çağataycada ‘at göğüslüğü’ kümülduruk ya da kümülduruğu olarak bilinmektedir. Kubbe şeklindeki bulutlar kümüliform, küme şeklindeki büyük kara bulutlar ise kümülonimbüs adlarıyla ifade edilmektedir. Bu örneklemeler Gümüldür adındaki gümül sözünü açıklamaya yeterli olsa gerektir.

     1940’lı yıllarda Seyhan’ın Ceyhan ilçesi Kirmit bucağına bağlı Gümürdülü köyü bulunuyordu. Aynı yıllarda İçel’in Silifke ilçesine bağlı Bahçederesi köyünün bir mahallesi Gümüldene adıyla kaydedilmiştir. Gümül ve Gümür ön ekli bu ve benzeri yer adlarından en az bir kısmının ‘tepe, yığın, tümsek’ karşılığındaki gümül sözcüğüyle ilişkili olduğunu söyleyebilirim. Latinceden kaynaklanan Fransızcadaki cumul (kümül: ‘bazı şeyleri elde toplama)’, aynı dilde cumuler (kümüle) yüklemi ise ‘elde toplamak, yüklenmek’ demektir. Eski Gümüldür yerleşim yerinin coğrafik mevkisi yukarıda açıkladıklarıma uygun bir konumdadır.