Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Etimolojik Açıdan
Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

 

 

Bilal Aksoy

Har

20 Mayıs 2024

     HAR (I)  Kızgın ve yakıcı olma, sıcaklık, hararet, ısı. Aynı karşılıktaki Arapça ḥarr sözcüğünden. Harı başına vurmak ‘kızmak, hiddetlenmek’; harı geçmek ‘öfkesi yatışmak, ateşi düşmek’tir. 

     HAR (II)  Diken, çalı. Aynı karşılıktaki Farsça ḫār sözcüğünden. ‘Har vurup harman savurmak’ sözündeki har sözcüğü ‘çalı, diken’ karşılığındadır. Şu dizelerde geçen har sözcüğü de aynı karşılıkta kullanılmıştır: “Har içinde biten gonca güle minnet eylemem/ Arabî, Farısî bilmem dile minnet eylemem” (Kul Nesimî, XVII. yüzyıl); “Bir gülün çevresi dikendir hardır / Bülbül har elinden ah ile zardır” (Âşık Daimi, 1932-1983).

     HAR (III)  Ses yansımalı bir sözcüktür. Bir çeşit ses veya gürültüyü ifade eden har har, har gür, har hur, harıl harıl sözlerinde kullanıldığı üzere.

     HAR (IV)  Bir kısım sözcüklerin sonuna eklenerek ‘yiyen, içen’ karşılığında ifade edilmektedir. Aynı karşılıktaki Farsça ḫār sözcüğünden. Bu sözcük Farsça ḫōrden (=yemek, içmek) yüklemiyle bağlantılıdır. Hun-har (=kan içici, kan emici), gam-har (=gam çeken, üzüntülü) sözlerinde kullanıldığı gibi. Türkçede -hor şekline dönüşmüştür: köfte-hor, mey-hor, afyon-hor, nan-hor gibi.

     HAR (V) Eşek. Aynı karşılıktaki Farsça ḫar sözcüğünden. “Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın / Âdem görünen harları âdem mi sanırsın” (Ziyâ Paşa, 1829-1880).