Kalenderilik
3 Nisan 2021
VIII. yüzyıldan itibaren İran coğrafyasında gelişen tasavvuf akımlarından biri olarak biliniyor. Kalenderilik Kürtler ve Türkmenler arasında yayılmıştı. Ünlü Kalenderi piri Cemaleddin-i Sāvî’nin ölümünden sonra Muhammed-i Kürd ve Şems-i Kürd adlı Kalenderi halifeleri ün salmıştı. Tanrı’dan başka otorite tanımayan ve dinsel ritüelleri teferruat olarak görüp önemsemeyen bu tasavvufi akımın mensupları daha çok Antik Yunan Çağındaki gezginci Sofistlere benziyorlardı; görüşleriyle onlara yakındılar.
Kalender kelimesinin ne olduğu bugüne dek farklı telakkilerle izah edilmeye çalışılmıştır. Bana göre bu kelimesinin kökeninde Arapçadan Farsçaya geçen ḳāl (=söz, söyleyiş, ifade) sözcüğü bulunmaktadır. Arapçada ḳavl (=söz) şekli de kullanılıyor. Arapçadan Osmanlıcaya intikal eden kavlen (=sözlü olarak) şekli biliniyor. Arapçada ḳālen (=söz ile, söyleyerek, sözlü olarak) Farsçaya da yerleşmiştir. Bu söze Farsça -der (=yaran, yırtan, delen) son eki getirilerek kalen-der (=söz ile delen) denilmiştir. Kalender sözü mecazen söz ile kitleleri etkileyen, onları ikna edip kendi saflarına çekenler olarak algılanabilir. Tanbur çalıp deyiş söyleyen bu topluluklar hümanist değerlerin kökleşmesine kayda değer katkılarda bulunmuşlardır.
Birkaç yüzyıl sonra gelişen Mevlevilik akımı, bir çeşit Kalenderilik olarak görülebilir. Kalenderilerle benzerliğinden dolayı Antik Yunan Çağındaki Sofistlerin adı Eski Yunanca sofos (<sophos: ‘bilgi, söz, ifade, söyleyiş) kelimesine dayanıyordu. Kalenderi adındaki kal ön eki de yukarıda açıkladığım üzere aynı karşılıkta dile getirilmiştir. Her iki akımın mensupları bir tür söz ustaları idi. “Ben o pîrim ki adım kalender/ Ne evim var ne barkım, ne manastırım var ne tekkem/ Gündüz oldu mu senin civārında döner dururum/ Gece olunca da başımı kerpiçlere kor yatar uyurum” (Hemedanlı Baba Tāhir).