Kelam
6 Aralık 2020
Söz, kelime, ifade, söyleme, söyleyiş. Yaygın kanıya göre kelm (=yaralamak, tesir etmek, etkilemek) köküyle bağlantılıdır. Aynı kökten gelen kelime’nin çoğulu kelam’dır. Arapça kalam (=konuşma, söz söyleme, sohbet etme) sözünün farklı telaffuzudur kelam. Süryanice muḥkele ve Malta Dilinde tkellem sözleri ‘konuşmak’ karşılığındadır. Kelm kökünün Sumerce gal (=ezmek, yenmek, bastırmak) köküne istinat etmiş olduğu kanısındayım. Bu bağlamda Akadca kalûm (=ağıtçı, şarkıcı, ozan) aynı karşılıktaki Sumerce gala sözüyle bağlantılıdır. Kürtçe kılam (= ezgi, nağme, şarkı) sözüyle Semitik Dillerdeki kelam sözü ortak bir maziye sahip olmalıdır. Akadca kalāmu (=açıklamak, bilgi aktarmak) sözü Latince clamare (=bağırmak sızlanmak) ve calare (=seslenmek, çağırmak), İspanyolca clamar (=bağırmak, çağırmak), İngilizce clamor veya clamour (=haykırmak, feryat etmek) sözlerine yol açmıştır.
Burada kelam sözünün ortak mazisi, farklı dillerdeki aynı veya benzer sözlerin varlığıyla belirmektedir. Bu cümleden olarak, Kürtçe ḳal (=söz), Eski Yunanca kalēo (=demek, sözünü etmek, seslenmek, isim vermek) ve Arapça kavl (=söz, lakırdı) kelimeleri birbiriyle bağlantılıdır. Kürtçe ḳal kırın (=söz etmek, sözünü etmek, bahsetmek) yüklemi Arapça kalam (=söz söyleme, konuşma) ile ortak menşeye istinat etmektedir.
Mevcut birtakım iddiaların aksine bir Hint-Avrupa Dili olan Sumercede yukarıda aktardığım gal ve gala sözlerinin kelam sözüne temel oluşturduğunu görmekteyim. Bir Güney Afrika dili olan Zulucadaki khuluma (=konuş) sözü de dikkati çekmektedir. Bu ifadenin, altı çizili sözlerle ilişkili olduğu anlaşılıyor. Ortadoğu’nun inançsal rivayetlerine göre, Tanrı’nın Hz. Musa ile konuşması Kalām Allâh diye belirtiliyor. Buna rağmen, kimi eski Arap sözlükçüleri kalām, kālim, kalima ve kavl sözleri arasında farklılıklar olduğunu ileri sürmüşler. Yine de ‘kısa ve her türlü uzun sözler’i ifade eden kalām sözünün Tanrı’nın her türlü sözünün karşılığı olarak görülen kelime arasında bir etimolojik münasebetin olduğu aşikârdır.