Kelepir
22 Ocak 2021
Değerinin çok altında bir fiyatla alınan veya alınabilecek şey, emtia. Kürtçe kêl (=tahıl ölçüsü, kile) ve pûr (=yaprak, kuruyup dökülen yaprak) sözcüklerine istinaden kêl-ê pûr/kêl-a pûr (=yaprak kilesi) denildiği kanısındayım. Söz konusu tahıl ölçüsü Kürtçede kêl veya kile şekliyle Yukarı Fırat Bölgesi’nde de dile getiriliyor. Kêl, genellikle arpa ve buğdayla ölçülüyordu. Önceleri para değil trampa usulüne göre, bir kêl buğdayla veya üç kêl arpayla, karşılığında başka şeyler alınıyordu. Aynı dilde kêl, ‘yığın’ diye de biliniyor. Kelepûr sözü Kürtçeden Yunancaya da intikal etmiştir. Yunanca kelapoúri şekliyle biliniyor. Bir kısım yazarlar kelepir kelimesinin Yunanca kalo emborio (=iyi alım) sözünden geldiğini iddia ediyorlarsa da bunun doğru olmadığı, Eski Yunanca ve Yeni Yunancada böyle bir ifadenin bulunmadığı anlaşılıyor. Yalnızca, Kürtçe kelepûr sözünden naklen Yunancada kelapoúri denildiği görülmektedir. Türkçede kullanılan kelepir sözü Osmanlıca üzerinden veya dolaysız olarak Kürtçeden Türkçeye geçmiş olabilir. Zazaca adıyla da belirtilen Deylemicede kelepûr ‘gasp, parsa, ganimet’ karşılığında ifade edilmektedir.
Burdur yöresinde ‘zayıf veya cılız’, Aydın dolaylarında ‘ufak tefek’, Çankırı ve Malatya havalisinde ‘sahipsiz mal’, Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesi civarında ‘yağma, kapış’ karşılığında kelepir deniliyor. Kelepir sözünün Osmanlıca üzerinden Balkan Dillerinde de yer ettiği belirlenmektedir; Bulgarca kelepir, Sırpça ćelèpir gibi. Türkçeye yakın olan Asya Dillerinde kelepir sözü kullanılmıyor. Kürtçede genellikle kelepûr şekli telaffuz edilmektedir. Güney Kürtçesinde ‘miras kalan mal’ için de kelepûr deniliyor. Kürtçede ‘bedavadan şey, avanta, başkasından geçinme; sahibi tarafından korunmadığından herkesin alıp gittiği mal’ olarak biliniyor. Sözlüklerde yaygın olarak kelepir kelimesinin kökeninin bilinmediği yargısı yer almaktadır.