Kirve
26 Aralık 2019
Sünnet uygulamasını Orta Doğu halkları Afrikalılardan aldılar. Bu uygulama, Afrika koşullarında hijyenik olma gerekçesiyle geleneksel niteliğe bürünmüştür. Bu geleneği Yahudiler, Eski Mısırlılardan; Müslümanlar da Yahudilerden alarak devam ettirdiler. Ancak, İslamiyet öncesinde de söz gelimi Kürtler arasında yaygındı. Sünnet olacak çocuğu, o esnada tutacak ve koruyacak bir kimseye ihtiyaç duyulduğundan kirvelik kurumu oluşturuldu. Kirve, ‘koruyan, himaye eden’ olarak bilinegeldi. Kirvelik aynı zamanda, yakınlık kurmak isteyen aileler arasında bir köprü bağı oluşturur.
Bu yönüyle bakılınca Akadca ḳerēbum (=yakın olmak) sözüyle bir ilişkinin olması mümkündür. Bununla birlikte, Akadca ḳarābu şekliyle de aktarılan sözün ‘takdis etmek, saygı ile anmak, dua etmek’ karşılığında kullanılmış olduğunu görüyoruz. Bu açıdan bakılınca kirvelikte de bir takdis söz konusudur. Öyleyse, kirve sözü Akadca ḳarābu kelimesinden kaynaklanmış olmalıdır. Arapça karîb (yakın) sözüyle bağlantılı olan akraba sözünün de adı geçen Akadca sözden dönüştüğü anlaşılıyor. Küçük Asya coğrafyasının doğu yörelerinde kriv denilince sünnet olacak çocuğun taşkınlığını önlemek için onu ‘koruyan’ kimse anlaşılmıştır. Kriv sözü zamanla, Kürtçe “Ew krive” (O ‘kriv’dır) ifadesinden dolayı krive>kirve şekline dönüşmüştür. Süryanicedeki karivo (=yakın olan) sözü de Akadca kökene dayanmaktadır. Tarihsel olarak dillerdeki değişim süreçleri dikkate alındığında b>v dönüşümlerinin gerçekleştiğini görmekteyiz. Bu açıdan, Akadca qarābu (=yakın olmak) kelimesinden kaynaklanan Arapça karîb (=yakın) sözünden karîv ve bundan da kriv şeklinin oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu sözler q-r-b ve sonrasında k-r-b harflerine dayalıdırlar. Zamanla b/v değişimiyle k-r-v harflerinin temel oluşturduğu kanısındayım. Bununla birlikte, ‘yakın olma’ ile ‘koruma’ karşılığındaki sözlerin tarih boyunca benzer fonemli kelimeler oldukları görülüyor. Türkçe korumak, Kürtçe qori kırın, Kazakça korḡav, Kırgızca korğo/korgoo, Özbekçe ḳorimak, Türkmence goramak/gorumak ve Azerice gorumag. Hintçe kee-raksha (koruyan) sözündeki k-r harfleri korunmuş görünmektedir. Sanskritçede guru (=koruyucu) sözü başlıca temeli oluşturmaktadır.
Kirve sözünün asıl karşılığının ‘yakın’ demek olduğu, sözün kullanımından da anlamaktayız. Bu açıdan bakılınca, söz gelimi Edirne yöresinde ‘sağdıç’a kirve denildiği belirlenmiştir (Hâmid Zübeyir Koşay, “Türkiye Düğünleri Üzerine Mukayeseli Malzeme”, Ankara 1944, s.261-262). Samsun ve Amasya yörelerindeki düğünlerde damadın yanında yer alan şık giyimli çocuğa kirve denilmektedir. Urfa ve Niğde dolaylarında ‘sağdıç’, kirve olarak anılmaktadır. Buna karşılık Erzincan yöresinde bacanak da kirve diye çağrılmaktadır. Gavurdağı/Osmaniye havalisinde çocuğa isim veren isim babası kirve diye ifade edilmektedir. Tüm bu örneklemelerden şu sonucu çıkarabiliriz: Kirve sözünün sünnet esnasında çocuğu tutandan öteye kayarak sağdıç, isim babası, bacanak, damadın yakın koruması ya da yanında duran gibi farklı, fakat yakınlık belirten statüler için de kullanıldığını görmekteyiz. Sivas’ın Divriği ilçesi Vazıldan köyü ahalisi Kürd’e kirve demektedir (Derleme Sözlüğü, TDK Yay., C.VIII, Ankara 1975, s.2883). O nedenle, Sumerce ve Hititçe gir (bıçak, kesici alet) ya da başka benzer sözlerden türediği yönündeki görüşler dayanaksız görünmektedir.