Kubbe
10 Aralık 2020
Yarım küre şeklinde olan ve bir yapıyı örten dam. Ayrıca gökyüzü için de kubbe denilmiştir: “Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal/ Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş” (Bâkî). Arapçadaki kubbe sözünün İbranice hubbe (=kubbe) sözünden alındığı sanılmaktadır. Yahudilerde gelinle damadın altında durduğu kubbe şeklinde hazırlanan örtüye İbranicede huppa deniliyor. İslamiyetin ilk dönemlerinde mescit veya camilerde kubbe bulunmuyordu. Bilâl-i Habeşi, düz olan mescidin damına çıkarak ezan okuyordu. Oysa kubbeli yapı geleneği çok önceleri Eski Yunan’da ve Eski İran’da, Sasanilerde, Romalılarda ve Bizans’ta görülüyordu. Kubbe yapımı Avrupa’da bir dönem terk edilmiş gibi görülse de Rönesans’la yeniden değer kazanmıştır. Sumerce gam (=tonoz, kubbe) sözüne dayanılarak Farsça ve Tacikçe gunbet, Gürcüce gunbati, Pencapça gu(m)bada, Hintçe ve Nepalce gumbaya kelimeleri ‘kubbe’ karşılığındadır. Sumerce gipar ve Akadca gipārum sözleri ‘kemerli veya kubbeli yol’ları belirtiyordu. İbranice ḳubbah ve Aramice ḳubbeta sözleri Batı Dillerinde dönüştürülerek kullanılmıştır. İspanyolca, Katalanca ve Portekizce cúpula, İtalyanca cupola, Flemenkçe koepel şekliyle biliniyor. Latince dome, İngilizce dôme ve Romence dom sözleri de ‘kubbe’ karşılığındadır. Kubbesiyle ünlü Ayasofya Kilisesi ilk görkemli kubbeye sahip yapıların başlarında yer alıyordu. Ayrıca Kudüs’teki Mescid-i Aksa da gösterişli kubbesiyle dikkati çekmektedir. Bu yapı bir kısım kaynaklara göre, önceleri Süleyman mabedinin yerinde imparator Justinian tarafından yaptırılan bir kilise idi.