Kulak
22 Mayıs 2020
Başın iki yanında bulunan, sesleri toplayıp içeriye alan işitme organı. Orhon Yazıtları’nda kulkak, Kutadgu Bilig’de ķulġak ve ķulaķ, Kaşgarlı Mahmud’un sözlüğünde kulḥak, kulkak ve kulak; A.von Gabain’in gramerinde ķulġak, ķulaķ ve ķulġaķ şekilleri görülmektedir. Ancak bu kaynakların hiçbirinde “kul (=işitmek)” diye bir söz geçmemektedir. Orta Çağ’da Türkçede mevcut olan bu sözlerin Hint-Avrupa Dillerindeki klein (=işitmek) sözüyle ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Omiros’da klio (=işitmek, duymak), Eski İrlanda Dilinde cloth (=işitmek), Galcede Klu-s-t (=kulak), Gaelikçede kluas (=kulak), Latince clueā (=ün salmak, adını duyurmak), Omiros’da klitōs (=işitilmiş, adı duyulmuş), Eski İrlandaca clu (=nam, ün, şöhret), Eski Yukarı Almanca Hlūt (=yükses ses) sözlerinin yanı sıra Fince kuulla, Yunanca akouo ve grikó, Macarca hall sözleri ise ‘işitmek’ karşılığında biliniyor. Eski Yunanca klázo (=bağırmak, çığlık atmak) ve klaio (=çığlık atmak, feryat etmek) kelimeleri de yukarıdakilere eklenebilir. Öyle anlaşılıyor ki, otomobil kornası için kullanılmış olan klakson sözü de Eski Yunanca klázo ve klaio sözlerinden esinlenilerek tercih edilmiştir. Hint-Avrupa Dillerinde ‘işitmek’ le ilgili sözlerin k-l kök harflerine dayalı oldukları görülüyor. Slav Dillerde s-l kök harflerine dönüştüğü anlaşılmaktadır. Rusça slışat (=işitmek) ve slovo (=söz) örnek lerinde olduğu gibi. Türkçedeki söylemek sözünde de s-l harfleri bulunmaktadır. Zendcede sravah ve çruştih ‘söz söylemek’ olarak biliniyor. Söylemek, işitmek ve kulak karşılığındaki sözlerde k-l, k-r; s-l, s-r; ç-r, ç-l kök unsurlarıyla karşılaşmaktayız. Türkçedeki kulak ve söylemek sözlerinin Hint-Avrupa Dillerinde aynı karşılıktaki sözlerin kökleriyle harmanlandığı fark ediliyor. Bu ve benzeri örneklemeler Türkçenin evveli yatında Eski Hint-Avrupa Dilleriyle etkileşim içinde olduğu gözden ırak tutulamaz. Buna karşın, kulak, gulak ve kolak sözlerinin Türkçeye yakın olan dillerde yaygın olarak mevcut olduğu görülmektedir.