Kulunç
22 Şubat 2020
Omuz ağrısı. Farsçada ‘omuz’ karşılığında kol, duş ve şane sözleri kullanılmaktadır. Kürtçe kolan (=omuz başları, iki omuz arası) ve ķolınc (=omuz kürek kemikleri; omuz ağrısı), kimilerinin Zazaca adıyla da ifade edilen Deylemicede kol (=omuz) sözleri telaffuz edilmektedir. Farsçadaki kol (=omuz) sözü Kürtçeden Farsçaya geçmiştir. Çünkü, Fars ve Tacik gibi İrani halklar ‘omuz’ karşılığında özgün olarak dūş sözünü kullanmaktadırlar. Farsça ber (=üzere) ve dūş (=omuz) sözlerine istinaden ber-dūş (=omuz üzere, omuzu üstünde) denilmektedir. Argoda berdūş, ‘serseri, yersiz yurtsuz kimse’ olarak bilinmektedir. Türkçedeki kulunç (=şiddetli omuz ve sırt ağrısı) sözü Kürtçe ķolınc (=omuz kürek kemikleri; omuz ağrısı) sözünden alınmıştır. Arapçada ‘kolik/bağırsak ağrısı’ karşılığında kulanc ya da kūlinc sözleri görülüyor. Kulunç (=bağırsak ağrısı) sözü Eski Yunanca kólon (=bağırsak) ve kólikos (=bağırsak ağrısı) ile ilişkilendirilmektedir. Ne Kaşgarlı Mahmud’un sözlüğünde ne de Türkçeye yakın dillerde kulunç sözü bulunmuyor.
Şemseddin Sami, “Kamus-ı Türkî”sinde kulunç (=şiddetli bağırsak ağrısı) sözünü Yunanca kolikós (=şiddetli bağırsak ağrısı, sancı, kolik) ile ilişkilendirerek aktarmıştır. Sami, kulunç otu (=bir cins nebat-ı tıbbî) ve kulunç kırmak (=çok ovmak) sözlerine de yer vermektedir. Bu son deyim belli ki, omuzlar için söylenmektedir. O halde kulunç sözcüğünü iki ayrı karşılıkta inceleyerek sonuca varmak gerekiyor. Geçmişte kullanılan ‘bağırsak ağrısı veya sancısı’ karşılığındaki kulunç ile Çağdaş Türkçede bilinen kulunç (=omuz ve sırt ağrısı) sözcüklerini farklı açılardan irdelemek gerekmektedir. Kolun gövdeyle birleşme yeri olan omuz ile bağırsak (Yunanca kólon) arasında kol kök fonemine dayalı etimolojik bir ilişki bulunmaktadır. Hasan Eren ve Tuncer Gülensoy Türk dilinin etimolojisine dayalı sözlüklerinde kulunç sözüne yer vermemişlerdir. İsmet Zeki Eyuboğlu, “Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü” adını verdiği sözlüğünde kulunç sözünü birtakım dillerdeki benzer sözlere bağlama çabası görülmektedir. Eyuboğlu, “Farsça kulunç (bağırsak ağrısı)”, “Arapça kulunc (ağrı)” örneklerini vermiş; sonra, Farsça, Arapça ve Yunanca arasında “kaynağı kestirilemeyen bir sözcüktür kulunc” demektedir. Eyuboğlu devamla “Gr. Kholikhos (kalın bağırsak), Ar. Kulunc (omuz ağrısı)” diyerek ayrı örnekler de aktarmıştır.