Kürsü
8 Şubat 2020
Üzerinde oturulan yer, ahşap tabura; makam, Fakültelerde bir bölümün dallarından her biri. Kalabalık karşısında konuşan hatiplerin çıktığı yüksek yer. Meclis kürsüsü, sınıf kürsüsü gibi. Bir kısım ibadethanelerde vaizlerin vaaz verdikleri yer; bir piskoposun kilisesinde oturduğu sandalye, hükûmet merkezi, başkent, taht vd. Kiliselerde vaaz verecek olan papazın çıktığı yüksek balkon. Ayrıca, Kur’ân’da Bakara sûresinin 255. ayetini oluşturan kısmına ayet-el-kürsî denilmektedir.
Sumerce ĝeš-guzza (=ahşaptan yapılmış olan oturak), Akadca kussûm (=sandalye), İbranice kissai (=sandalye), Aramice kursaya, Süryanice, Kürtçe ve Peştuca kursi, Arapça ve Farsça kursî, Urduca karsi, Nepalce kursi, Hintçe kurasee (ok. karsi), Pencapça kurasi, Lehçe krzeslo (=sandalye), Swahilice kiti, Yunanca karékla örnekleri yaygın olarak ‘sandalye’ karşılığında bilinmektedir. Kürsü sözü, öyle anlaşılıyor ki, Sumerce‘den gelen Hint-Avrupai bir köke dayanmaktadır.
Kürsi kelimesi birçok deyimde kullanılmıştır: Kürsî-i zer (=Güneş), kürsî-i memleket (=başkent), halk kürsüsü, kürsî-i hâk (=Dünya) gibi. Tarihte halkı aldatmak ve adeta onları avlamak isteyen demagoglar birer kürsü müptelası olmuşlar.