Mir
7 Ocak 2020
Âmir, bey, baş, vâli, kumandan. Farsça mîr (=bey) sözünden Türkçeye geçmiştir. Osmanlılardaki mîrî sözü (=beyliğe ait olan/devlete ait olan) kamu arazilerini de ifade ediyordu. Mîr-i mîran (=beylerbeyi), Mîralay (=alay beyi, albay, alay komutanı), mîrlivâ (livâ beyi; tuğgeneral), mîr-i alem (=bayrak beyi, bayrak işlerinden sorumlu bey), mîr-i ahkâm (=devlet ricalinin verdiği hükümlerin yazılmasıyla ilgilenen bey), mîr-i kelâm (=güzel konuşan, söz ustası) gibi mîr’den türetilen sözler bulunmaktadır. Genel kanıya göre, Farsçadaki mîr sözü Arapça âmir sözünden dönüşmüştür. Türkçedeki emir sözünün de bununla ilişkili olduğu nakledilmek tedir. ‘Bey’ karşılığındaki Farsça, Kürtçe, Urduca, Tacikçe, Peştuca, Özbekçe, Sindhice, Sinhalice mir/mîr; Pencapça ve Bengalce mira, Hintçe meer sözleriyle birlikte Kürtçe mêr (=adam, erkek, koca) örnekleri görülmektedir. Kazakça, Kırgızca ve Başkırtça mirza (=bey), Farsça mirza (<mir-zade: ‘bey oğlu’) sözünden intikal etmiştir. Türkçede mîr (=bey) sözüne Türkçede kullanılan ve yine Asya’nın Aryen Dillerinden Türkçeye geçen bey sözü eklenerek Mirbey şahıs adı olarak kullanılmaktadır. Mirza sözü Hindistan’adek yayılmıştı. Bu ülkede bir kentin adı Mirzapur olarak biliniyordu. Timur’un imparatorluğunda şahzade (>şehzade) olanlara Mirza deniliyordu. Orta Çağdan itibaren Yakın Doğu’da bir kısım devlet statülerindekiler mir ile başlayan adlarla çağrılmıştır.
Osmanlı devletinde miralay dahil bir kısım askeri rütbedekilere “bey”, mirliva ile birlikte sonraki rütbelerdekilere “paşa” deniliyordu. Sonraları paşa rütbesi generallikle bir tutulmuştur.