Nehir
6 Ekim 2019
Büyük akarsu, ırmak. Akadca naḫallum (=akarsu, çay, dere) kelimesinin yanı sıra aynı dilde nārum (=akarsu) da denilmiştir. İbranicede ‘akarsu’yu belirten nhr köküne istinaden İbranice nahar (=nehir, akarsu) ve Arapça nahr/neher/nehr (=ırmak) kelimeleri tarihsel bir devamlılığa haizdirler. Bunlara Kürtçe nahal (=dere, küçük akarsu) sözünü de ekleyebiliriz. Aynı dilde newal (=dere, vadi) şekli de konuşulmaktadır. Arapça nehreyn ‘iki nehir’i ifade eder. Arapça mavera (=öte, geri arka) kelimesine istinaden Maveraünnehir (=ırmak ötesi: Ceyhun ırmağının ötesi, Soğd ülkesi) ve Mavera’ü Kafkas (Kafkas Dağlarının ardı/ötesi) sözleri kullanılmaktadır. Buna karşılık, Aramice ve Süryanice nahra (=nehir, akarsu), aynı etimolojik kökene dayanmaktadır. Farsça nehre (= toprak yayık) sözü de yukarıda altı çizilen sözlerle aynı orijinden türemiş olmalıdır. Orta Çağ’da Dicle nehrine Araplarca Nehr-ül Melik de deniliyordu. Hakkari yöresinde Büyük Zap ırmağına soldan karışan bir akarsu Nehil Çayı adıyla anılmaktadır. Dicle ile Fırat arası olarak bilinen Mezopotamya (<Yunanca mesopotamia:iki nehir arası) adı, Araplarca Mâ-beyne’n nehreyn/nahreyn diye ifade edilmektedir.