Niyazi
25 Mayıs 2020
‘İstek, dilek, temenni, rica, arzu’ demek olan Farsça ve Kürtçe niyaz sözü Pehlevice niyaz (=istek, dilek) sözünden kaynaklanmıştır. Şahıs adı olarak tercih edilen Niyazi (=niyaz eden, dilekte bulunan, temenni eden) diye bilinmektedir. Niyazi kelimesi veya adı ‘sevgili, mahbup’ olarak da anılmıştır. Farsça niyâzmend veya niyâz-kâr (=rica eden, muhtaç), niyâzyân veya niyâzîyan (=ihtiyaç sahipleri, âşıklar) ve nevniyâz (= Hakk’a yeni bağlanan, yeni âşık) gibi sözler kullanılıyor. Niyaz, ‘rağbet, meyil, dost, mütevazi ikram’ karşılıklarında da telaffuz edilmektedir. Orta Farsçadaki niyōsitan (=işitmek, duymak, talep etmek) ve aynı karşılıkta Beluçça niyōšay sözüyle ilişkili olduğu sanılmaktadır. Farsça niyûşîden (=dinlemek, aramak, talep etmek) aynı açıdan kullanılmıştır. Kürtçe niyaz (=dilek, temenni), niyazan (=samimi, dürüst, kalbi temiz olan) ve niyazanî (=temiz yüreklilik, saflık) sözleri bilinmektedir.
Zerdüştilikten bu yana devam edegelen fakirlere, muhtaç sahiplerine veya Hakk adına çevreye dağıtılan yiyecek ve içeceklere de niyaz deniliyor. Bu uygulama, Yukarı Fırat Bölgesi’nde yoğun olarak uygulanıyordu. Pehlevice niyōsitan (=dinlemek, işitmek) sözünün İbranice naş (=dinlemek) kelimesiyle ilişkisi bir olasılık düzeyindedir. Dervişlik makamında ‘dürüst’ ve ‘muhip’ olarak bilinir. Aynı makamda, Hakk’ın sevgisini talep edenlerdir. Bir zamanlar Afganistan dolaylarında bir boyun adı da Niyâzî idi. Niyaz sözü, Azerice, Kazakça ve Uygurcada niyaz, Özbekçede niyàz şekilleriyle görülmektedir. Müzik alanında Abdülbaki Dede Efendi tarafından düzenlenmiş bir makam, niyaz makamı adıyla tanınmıştır. XVIII. yüzyılda kendini tasavvufa adadığı için tākibata uğrayan ünlü mutasavvıf Niyazî-i Mısrî‘dir. Bektaşi literatüründe rica ve dilek belirten manzum veya mensur sözlere de niyâz denilmiştir. Ayrıca, mutasavvıf tekke ve türbelerin pencereleri niyaz penceresi diye biliniyordu. Bektaşilikte veya tasavvufta bir makam niyaz taşı olarak ifade edilmiştir.