Od
26 Kasım 2020
Ateş. Türkçede od yok ocak yok deyimi aşırı yoksulluğu, sefaleti ifade etmektedir. “Yaz bahar ayında bir od verdiler/Yandım gittim ala karlı dağ iken” (Karacaoğlan). “Oda yandırdın külüm savurdun/ Öyle mi gerek seni seveni” (Yunus Emre). Türkçedeki oda sözünün ateşin yakıldığı çevrili yer karşılığında dile getirilmiş olması mümkündür. Orta Çağ’da Brahman metinlerinde karşılaşılan ot (=ateş) sözü Türkçede de önceleri ot ve sonrasında od şekliyle telaffuz edilmiş. Orta Çağ Türkçesinde kullanılmış olan otun kelimesi bugünkü ‘odun’un karşılığındaydı. Sumerce ud (=ateş) ve udun (=ocak, ateş yakılan yer) sözünden kalmadır. Ayrıca, Sumerliler ‘odun’a ĝeša-dar diyorlardı. Bu sözdeki ĝeš eki ‘ağaç’, a-dar ise ‘ateş’ demektir. Sumerceden dönüştürülerek Akadca atartum (=odun) kelimesi biliniyordu. Eski Mezopotamya halkları Mart ayına Adar adını vermişlerdi. Çünkü yeni yıl Mart ayının sonlarında başlıyordu ve yeni yılın başlangıcında ateş yakılıyordu. Kışın evlerine kapanan insanlar dışarı çıkarak ateş yakıp ısınıyorlardı. Bu nedenle Mart ayına Adar (=ateş) adı verilmiş. Bugün de Kürt halkı Mart ayına Adar diyor. Akadlılar bu ayı Adaru adıyla belirtmiş. Tıpkı Sumercede olduğu üzere, günümüzde Zazaca da denilen Deylemicede ‘ateş’e adar denilmektedir. Adar sözü şahıs adı olarak da kullanılmaktadır. Öyle anlaşılıyor ki, adar kelimesindeki ad köküyle fonemiyle Türkçedeki ot/od fonemi aynı kökten gelmektedirler. Görüldüğü üzere bu sözün de kaynağı Sumerlilerdir.