Sabun
6 Eylül 2019
Sabun sözcüğünün Roma’daki Sapo dağı ile ilişkilendirilmesi bana göre, bir efsaneden öteye gitmemektedir. Bu efsaneye göre, Sapo dağında kurban edilen hayvanların külleri yakınında bulunan Tiber nehrine savruluyordu. Burada çamaşır yıkayan kadınlar, çamaşırlarının daha temiz olduğunu görüyorlarmış. Oysa, Sumerlilerden bu yana sabun kullanılıyordu. Sumerliler sabuna naga.sub diyorlardı. Aynı karşılıkta, kimi zaman yaygın olarak naga (=sabun) sözcüğünü kullanıyorlardı. Sumerce su.ub (=sabunla yıkamak, sabunla ovmak; temizlemek, ovalamak) sözü bulunuyordu. Ayrıca, Sumerce šuba kök sözcüğü ‘temiz olmak, parlak olmak’ karşılığında biliniyordu. Hititçe sap (=temizlemek) sözcüğü Akadcada šabatum (=temizlemek) şeklinde ifade ediliyordu. Almancadaki sauber (=temiz) sözcüğünün aynı kökten kaynaklandığını söyleyebiliriz. Aramice sabun Arapçaya da intikal etmiştir. Süryaniler de sabun diye biliyorlar. İspanyollar jabόn, Yunanlılar sapoúni diye telaffuz ediyorlar. Bu bağlantılar ve ilişkiler sürecine göre, sabun sözcüğünün ‘temizlemek/temizlenmek’ yüklemine istinaden Sumerce ve Akadca kökeninden mücavir halkların dillerine geçtiği ve buradan da dünyaya yayıldığı görüşündeyim. Fenikeliler, keçi yağı kül ve potasyumdan ilk sıvı sabunu üretmişlerdi. İbranice sabon, Svahilice sabuni; Arapçada sabun şeklini almıştır.
Keltler hayvansal yağ ve bitki küllerinden sabun üreterek buna saipo adını verdiler. Öyle anlaşılıyor ki, Keltlerin bu adlandırmaları Sumerliler ve Akadlılar gibi kendilerinden önceki halkların bu yöndeki kültürlerinden etkilendikleri izlenimini bırakmaktadır. Sabuna, Grekler sapon veya sapou’ni, Moğollar savan diyorlardı.
Sabun sözcüğü birçok dilde benzer şekilde dile getirilmektedir. Farsça sabun, Hintçe saabun, Kürtçe saun, Özbekçe sàvun, Arnavutça sapun, Almanca Seife, Portekizce sabao, İngilizce soap, Fransızca savon, Yunanca sapoúni, İtalyanca sapone, Gürcüce sap’nis, Romence săpun, Danca sæbe, Tacikçe sobun; Bulgarca, Sırpça ve Maltaca sapun, Urduca sabın, Nepalce sabuna, Galce sebon, Kırgızca samın, Norveççe sape, Pencapça sabana; Kazakça, Türkmence ve Tatarca sabın; Uygurca sovun başlıca örneklerdir. Almanlar seife, Lüksemburglular seef derken ‘sabun’u belirtiyorlardı.
Finlandiyalılar sabuna saippua diyorlar. Onların ‘sauna’ları sabun sözcüğünden değil, Fince savu (duman) sözcüğünden kaynaklanmaktadır. I. Dünya Savaşı yıllarına değin Finlandiyalılar bacasız bir ocaktan ısıtılan saunalar kullanıyorlardı. Bu saunaların dumanları çatı altındaki bir delikten dışarıya veriliyordu. Bu nedenle Fince savu (=duman) sözcüğüne dayanılarak Fince savuna (=duman içinde) sözcüğü telaffuz edilmişti.