Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Etimolojik Açıdan
Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

 

 

Bilal Aksoy

Sucuk

13 Eylül 2020

     SUCUK (I)  İpe dizilen ceviz veya badem içinin kaynatılıp unla karıştırılan üzüm veya dut şırasının içine daldırılıp güneşte kurutulmuş şekli. Bu sözcüğün kökeni şeker veya tatlı karşılığındaki eski kelimelerle bağlantılıdır. Sumerce saĝ veya zaĝ kelimeleri ‘tatlı’ karşılığında kullanılmış. İbranice sukár, Arapça sukr ve Ermenice šak’ar, Yunanca zaḥari kelimeleri Sumerce saĝ veya zaĝ sözünden kaynaklanmıştır. Zamanla bu sag veya zag köklü sözcükler Asya ve Avrupa kıtalarına yayılarak g>c dönüşümü neticesinde sacsuc, süc, zuc gibi farklı şekillerde sözlere yol açmıştır. Bu nedenle, Orta Çağda Türkçede ‘tatlı’ karşılığında süc veya süç şekli telaffuz edilmiştir. Eski Uygurca süçüg veya sücük sözü ‘tatlı’yı ifade ediyordu. Kaşgarlı Mahmud, XI. yüzyılda süçik  kelimesini ‘tatlı’ karşılığında belirtmiştir. Kaşgarlı Mahmud’un sözlüğünde sücinmek (=tadını bulmak), sücin (=tadını bulmak), süçi (=tatlılaşmak, tatlı olmak), suçimek/süçüşmek (=tatlılanmak, tatlanmak) ve benzeri kelimeler de yer almaktadır. Türkmence süyji (=tatlı) ve Kazakça süykimdi (=tatlı) sözleri de aynı kökenden gelmiştir. Batı Dillerinde ise, Latince saccharum (=şeker) aracılığıyla İngilizce ve Fransızca saccharin (=şeker yerine geçen tatlandırıcı) sözü yerleşmiştir. ‘Şeker’ karşılığında telaffuz edilen İngilizce sugar, Almanca zucker, Fransızca sucre, İtalyanca zucchero sözleri de Sanskritçe sākkhara ve Farsça şakar gibi ‘tatlı’ demek olan Sumerce saĝ veya zaĝ kelimelerine dayandığı belirleniyor. Kaşgarlı Mahnud’la aynı yüzyılda yaşayan Yusuf Has Hacib Kutadgu Bilig adlı eserinde süçig sözcüğünü ‘tatlı, içilecek şey, şurup’ karşılığında aktarmaktadır. Aynı kaynakta süçi (=tatlılanmak), süçin (=tadım bulmak) ve süçit (=tatlılandırmak) sözcükleri de kullanılmıştır.

     SUCUK (II) Bağırsak dolması. Kıpçakça suçuḫ (=bağırsak) ve şuçuķ (=sucuk, bağırsak dolması) sözcüğüyle bağlantılıdır. Kıpçakça bu sözcükler XIV. yüzyıl ve sonrası bir kısım Arap yazarlarının Türkçeye ilişkin olarak yazdıkları sözlüklerde yer almaktadır. Arap kaynaklarında ve Farsçada karşılaşılan ziçek (=sucuk) sözcüğünün ise Kıpçakça suçuḫ sözcüğüyle ilişkilidir.

     Her iki maddede açıklanan sucuk sözcükleri birbirinden bağımsız olarak birbirine benzer şekillerde evrilmişlerdir. Genel olarak tatlı veya et sucuğu karşılığındaki sucuk sözcüğü Kürtçe sucıḥ veya sıcuḥ, Ermenice sucuḥ veya sucuk, Rusça sudžuk, Kazakça sujik, Kırgızca çuçuk, Uygurca çujuk; Makedonca, Azerice, Yakutça ve Türkçede sucuk şeklinde yer etmiştir. Romence sugiuc sözcüğü hem şeker sucuğunu hem de et sucuğunu ifade etmektedir.    

     SUCUK (III)  Kışın saçaklardan sarkan buz; sürahi; ağacın yeşil dalından yapılan su püskürtücü alet. Bu sözcük Türkçe su sözcüğüne -cuk küçültme eki eklenerek türetilmiştir.