Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Etimolojik Açıdan
Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

 

 

Bilal Aksoy

Sultan

24 Ağustos 2019

      Orta Çağın ortalarına doğru Ön Asya’da hükümdarlar sultan unvanıyla tanıtılmaya başlandı. Selçuklular ve Osmanlılarda bu unvan giderek yaygınlaştı. Anadolu’da daha çok bayan ve kısmen de bay adı olarak kullanıldı. Güçlü hükümdarları ya da bir bölgenin bağımsız egemenlerini ifade ediyordu. Gazneliler, Harzemşahlar, Selçuklular ve Osmanlılarda görülen bu unvan; Osmanlı Sarayında padişah eşleri ve kızları için de telaffuz edilmiştir. Bunların adlarının sonuna sultan unvanı eklenmekle birlikte, genel olarak valide sultan, hanım sultan diye de anılıyorlardı. Theodor Nöldeke ve Robert Payne Smith, sultan sözcüğünün Süryanicešultana”dan alındığı görüşündedirler (Theodor Nöldeke, “Beitrage zur semitischen Sprachwissenchaft”, Strasburg 1910, s.39; R. Payne Smith, “Thesaurus Syriacus”, vol II, Oxinii MDCCCCI, s.4179). Süryanicedeki sultana sözcüğü ‘iktidar, iktidar sahibi’ oluşu vurgulamaktadır.

     Aramice salat (egemen, hükümdar), šoltana (güçlü olmak, güç sahibi olmak) sözlerinden Arapçaya geçmiş olduğunu düşünüyoruz. Arapçada sulta (baskı, otorite), sultan (hükümdar, padişah; çoğ. selatin:’sultanlar’), saltanat (sultanlık, padişahlık, hükümdarlık) sözleriyle karşılaşmaktayız. Aramiceye Asurca aracılığıyla Akadcadan geçmiş olmalıdır.  Akadca Šalatu (=güçlü olmak, güç sahibi olmak) sözü aynı karşılıktaki Aramice šoltānā sözüne yol açıyor. Aramicede salat (=egemen, hükümdar) kelimesiyle de ilişkilidir.                                          

     Istanbul müziğinde sultân-î hüzzâm, sultân-î ırak, sultân-î nevâ, sultân-î pûselik, sultân-î segâh, sultân-î yegâh makamları vardır. Bir kısım mutasavvıflar Hz. Muhammed’i Sultân-ı Dervişân; Tanrı’yı Sultân-ı Cihân unvanlarıyla anıyorlardı. Ünlü mutasavvıf Mevlânâ’nın oğlu, Sultan Veled adıyla tanınmıştı. Sufi dervişlerinde Pir Sultan Abdal gibi birçok ‘sultan‘lı isimler bulunmaktadır. Abbasiler döneminde güçlü eyalet valilerine sultan denildiği gibi, o dönemlerde Büveyhilerin hükümdarları da sultan unvanıyla anılıyorlardı. İran coğrafyasında şah ve sultan unvanları birleştirilerek sultanşah ya da şahsultan unvanları telaffuz ediliyordu. İran’da valilere bir zamanlar sultan deniliyordu. Sultan sözcüğü Kuzey Afrika yoluyla İspanya’ya intikal etmiştir.

   İlhanlılardan itibaren Çinceden gelen han sözcüğü kullanılmaya başlandı. Hem han hem de sultan unvanları kimi Osmanlı padişahları için kullanılmıştı: Sultan Vahdeddin Han, Sultan Abdülaziz Han gibi.

    Sultan sözcüğü Semitik Dillerden Batı Dillerine de geçmişti. İtalyanca soldano/sultano, Eski Fransızca soudan, İspanyolca ve Portekizce soldan bu açıdan örneklenebilir. Farsça solte (egemenlik) ve Farsça soltan (egemen) sözleri de bilinmektedir. Sudan ülkesinin adını Eski Fransızca soudan ile karıştırmamak gerekir. Bir ülke adı olarak Sudan ‘siyah’ karşılığındadır. Eyyubiler sultan unvanını kullandıkları gibi Mısır’daki Memlukler de sultan unvanını tercih ettiler. Mehmet Akif Ersoy, Selahaddin-i Eyyubi için “Şarkın sevgili sultanı” demektedir.