Sümbül
18 Haziran 2020
Zambakgiller (Liliaceae) familyasından, genellikle süs için yetiştirilen, çok gösterişli, soğanlı, otsu bitki. Türkçede mecaz olarak zülüf, saç kıvrımı olarak da dile getirilmektedir. Doğu sümbülü, Afrika sümbülü, yaz sümbülü, su sümbülü ve yaban sümbülü çeşitleri mevcuttur. Arapça ve Farsça sunbule (=başak) kelimesiyle ilişkilidir. Ayrıca, Farsça sunbul (=sünbül/sümbül, saç kıvrımı, zülüf) sözü Türkçeye intikal etmiştir. Arapça Sunbule (<sunbula) kelimesinin çoğulu sumbulat (<sunbulat: ‘başaklar’) olarak bilinir. Farsça sunbulî ‘sümbüle ilişkin’dir. Osmanlılar sunbul sözünü sünbül veya sümbül olarak telaffuz ettiler. Sünbüle, aynı zamanda ‘başak burcu’nun ve İstanbul sanat müziğinde bir makamın adıdır. Bu makam, zamanla Muhayyer-Sünbüle adıyla da belirtilmiş. Aynı müzik alanında bir başka makam sünbüle-Nihāvend’dir. Farsça sunbul-zār, ‘sümbül bahçesi’nin karşılığıdır. Tarihin ilk dili sayılan Sumerceden kaynaklanan Arapçadaki sum kelimesi, ‘sarımsak’ olarak biliniyor.
Sümbül kelimesinin kökeninin Sumerce sum (=soğan) sözü olduğu görüşündeyim. Çünkü, sümbül, bir soğan çeşidi sayılmaktadır. Sumerce sum (=soğan) sözü Akadca šumum şeklindedir. Sumercede sum sözcüğü, ‘sakal’ karşılığında da ifade edilmiş. Kürtçe sımbêl veya sımêl, ‘bıyık’ karşılığındadır ve Sumerce sum (=sakal) sözüyle bağlantılıdır. Sumercede sum ile başlayan birtakım adlar, soğan çeşitlerini ve bir kısım bitkileri belirtiyordu. Söz gelimi, sum-sa (=tatlı soğan), sum-kur (=lahana), sum-šir (=sarımsak), sum-dilmun (=Dilmun soğanı), sum-babbar (=bir beyaz soğan çeşidi), sum-us (küçük soğan), sumun–dar/sumun-da (=pancar), sum-tu-lu (=iri soğan), sum-gar (=soğan fidanı), sum-gaz (=kaba soğan), sum-Gud (=pırasa), sum-saĝ (=bir soğan çeşidi), sum-ḥuš (=kızıl soğan) sözleri bu açıdan örneklenebilir.
Zambakgillerden bir sümbül çeşidi sayılan ve genellikle Akdeniz bölgesinde yetişen, beyaz renkli, güzel kokulu çiçeğe sümbülteber denilmektedir. Sünbül veya sümbül, halk şairlerinin dizelerine de yansımıştır: “Sünbül der ki, boyum uzun/Yapraklarım düzüm düzüm/ Beni ak gerdana dizin/ Benden ala çiçek var mı?” (Âşık Veysel).