Tıp
14 Aralık 2019
İnsan sağlığını temin etmeye yönelik bilgi dalına verilen tıp adı, Eski Mısır’ın Teb kenti adından kaynaklanmaktadır. Bu kente, Eski Yunanlılar Thebai diyorlardı. Aynı adla Yunanistan’da da bir kent (Thebai) bulunuyordu. Ayrıca, İlk Çağ’da bugünkü Çanakkale yöresinde Thebe ovası bulunuyordu. Homeros (İÖ.IX. yy), Mısır’ın Thebai kentinden ilk söz edenlerdendir (IX: 381-384). Herodot (İÖ.V. yy), bu kenti daha çok anlatanlardandır. Herodot’un aktardığına göre, bu kentte kutsal yılanlar görülüyordu. “Thebai dolaylarında kutsal yılanlar vardır, insanlara hiç saldırmazlar. Boyları küçüktür ve başlarının tepesinde iki boynuz bulunur; ölüsü Zeus tapınağına gömülüdür, çünkü bu tanrıya adanmış olduğu söylenir” (II:74). Eski Mısır tanrılarından Thoth, elinde yılan sarılı bir asa ile temsil ediliyordu. Bu nedenle yılan motifi, günümüzde de tıbbın bir sembolüdür. Yılan, Teb kentinin bir tür totemi idi. Buradaki sağlık ve doktorluk faaliyetlerinin yüksek düzeyde oluşundan dolayı; yılan, sağlık alanının ve dolayısıyla doktorluğun bir sembolü olmuştur. Herodot Eski Mısır’ın bulunduğu coğrafyaya da Thebai denildiğini aktarmaktadır (II:15). Günümüzde Luksor ve Karnak dolaylarındaki tarihsel kalıntılar eski Tep kenti ve bölgesinden birer mirastır. Tep kenti nekropolü ‘Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır.
Teb, aynı zamanda tanrı Amon’un şehriydi ve bir dönem Mısır’ın başkenti olarak ünlenmişti. Teb kentinde sihir ve büyü ile karışık tedaviler de uygulanıyordu. Bilim tarihçisi Aydın Sayılı’nın açıkladığına göre, “Sicilyalı Diodoros seyahatler ve askerî harekât esnasında Mısır’da her türlü tedavinin parasız yapıldığını, doktorların toplum ve resmî makamlar tarafından beslendiğini söylüyor” (Ord.Prof.Dr. Aydın Sayılı, “Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp”, TTK Yay., Ankara 1966, s.122). Sayılı, “Firavunların sarayında cerrah, diş doktoru ve belirli iç hastalıklarının tedavisinde uzmanlığı olan doktorlara ilâve olarak bir de saray baş doktoru bulunuyordu. (…) yüksek devlet memurlarının veya makamlarının ve dinî müesseselerin de özel doktorları olduğunu” belirtmektedir (Sayılı, age, s.123). O zamanlar, Teb kenti sağlık alanında başı çekiyordu. “İkinci Amenofis zamanında bir Suriyeli prens, eşi ve hizmetkârlarıyla birlikte ve yanına hediyeler alarak, tedavi edilmek üzere Teb şehrine gelip ve yanına hediyeler alarak, tedavi edilmek üzere Teb şehrine gelip saray doktoru Nebamon’a baş vurmuştur. İran kralı Kurus kendisine bir Mısırlı göz doktoru gönderilmesi için Firavun Amasis nezdinde teşebbüste bulunmuştur (…) İran hükümdarı Dârâ’nın ayak bileğindeki bir çıkığı Mısırlı bir doktora tedavi ettirdiği…” (Sayılı, age, s.121-122) papirüslerden çıkarılan bilgiler arasındaydı.
Eski Mısır ve özellikle Teb kentindeki sağlık faaliyetlerinin yoğun ve yüksek düzeyde oluşları nedeniyle tıp sözcüğünün Teb şehrinin adından kaynaklanmış olduğu sonucuna varılmaktadır. Doktor karşılığında bilinen tabip kelimesi de aynı kökten türetilmiştir. Semitik Dillerden Osmanlıcaya da tıbb şekliyle geçen bu sözcük, Türkçede tıp şeklinde yazılıp telaffuz edilmektedir. Osmanlıdan devralınan Mekteb-i Tıbbiye‘ler günümüzde Tıp Fakültesi adıyla ifade edilmektedir. Arapçadan Osmanlıcaya tabābet (=hekimlik) terimi de intikal etmişti.