Tuzak
1 Ocak 2020
İnsan dahil herhangi bir canlıya karşı onu genellikle öldürmeye yönelik hazırlanan araç ya da düzen yeri. Tuzak sözünün Eski Türkçe tutsak ile ilişkili olduğunu sanmıyorum. Çünkü Eski Türkçede hem tuzak hem de tutsak sözleri ayrı ayrı kullanılıyordu. Bu nedenle, tuzak sözünün Zerdüştilerdeki ‘cehennem’ karşılığındaki Doažahva sözüyle ilişkili olduğu kanısındayım. Avesta Dilinde duš (=kötü) sözcüğü mevcuttur. Pehlevice došaxu, Turfan Pehlevicesinde dwšwx, Ermenice džok ya da džhokhkḱ, Eski Zend Dilinde dōžax ya da duzax, Farsçada dûzah ve Osmanlıcada dûzah ya da dûzeh sözleri ‘cehennem’ karşılığında kullanılmıştır. Türkçedeki tuzak sözünün de buradan kaynaklandığı görüşündeyim. Türkçedeki tuzak sözünün ‘cehennem’ karşılığındaki duzah’tan alınmamış olduğunu söylemek erken varılmış bir yargı olsa gerektir.
Kazakça tozaq, Kırgızca tozok ya da tuzak, Ermenice dzhokhḱ, Uygurca dozah, Türkmence dovzah ya da duzak, Karakalpakça duzak Gürcüce jojokheti sözleri ‘cehennem’ karşılığında kullanılmaktadır. Bunlardan bir kısmı ayrıca ‘tutsak’ karşılığındadır. Bu sözlerin Eski Zend ve Avesta dillerinde bulunduğu belirlenen yukarıdaki sözlerden kaynaklandığı sonucuna varıyorum. Türkçedeki tuzak sözünün tutsak’tan kaynaklanmadığını belirtmiştim. Çünkü Türkçeyle akraba dillerde tutsak sözünün benzer karşılıkları bulunmaktadır. Söz gelimi, Azerice dustag, Kırgızca tutkun, Kazakça tukın, Başkırtça totkon, Özbekçe tutkun, Tatarca totkın ve Uygurca tutkun sözleri esir ve yesir sözleriyle birlikte kullanılmaktadır. Türkçeyle akraba dillerde bir de tuzak karşılığındaki sözlere bakalım. Azerice duzağ, Kazakça ve Kırgızca tuzak; Başkırtça, Tatarca ve Uygurca tozak, Türkmence duzak, Özbekçe tuzàk ‘tuzak’ demektir. Tuzak ve cehennem karşılığında kimi dillerde ortak ya da çok benzer sözlerin kullanılmış olmaları dikkate değer bir durumdur.
Buna karşın, Hasan Eren tutsak sözünün “kökenini bilmiyoruz” demektedir (Hasan Eren TDES, s.420). Sevan Nişanyan, tutsak sözünü Türkçe tu- (=durdurmak, tutmak) sözcüğüne bağlamaktadır. ‘Tutmak’ fiilinin Orta Çağ Türkçesindeki gövdesi tu değil tut olarak görülmektedir (bkz. Talat Tekin, “Orhon Yazıtları”, TDK Yay, Ankara 1988, s.175/sözlük).