Ulus
23 Ağustos 2020
Aşiret, boy, topluluk; büyük aşiret. Moğolca ulus (=aşiret, boy) sözüne dayanmaktadır. Moğolca ulus sözü Moğolca ul (=taban, ayak, ayak tabanı, bir şeyin tabanı, ayakkabı tabanı) sözcüğünden türetilmiştir. Mücavir birçok dile de intikal eden Moğolca ulus sözü, Farsça ve Türkçede de yer almıştır. Sonraları Türkçe üleş (=paylaşma, bölme, parçalama) sözüyle ilişkilendirme çabaları olmuştur. Oysa bu tarz açıklama ‘ulus’un ‘millet’ karşılığında kullanılmasına uygun olmasa gerektir. Osmanlı Dönemi’nde ulus kelimesi “büyük aşiret” karşılığında kullanılıyordu. Söz gelimi bir kısım Osmanlı belgelerinde Karakoyunluların kurucu unsuruna Bozulus deniliyordu. Ulus sözü yaygın olarak göçebe Türkmen aşiretlerini ifade etmiştir. Ahmet Vefik Paşa, ulus karşılığında en evvel “aşiretin büyüğü” demektedir. “Derleme Sözlüğü”nde ulus kelimesi “aşiret, oba, göçebe” olarak açıklanmaktadır. Cumhuriyet Dönemi’nde ulus sözü Arapça millet kelimesinin karşılığında telaffuz edilmeye başlanmıştır. Oysa Orhon Yazıtları’nda ulus sözü bulunmuyor. Orada karşılaşılan uluş sözü ise ‘şehir, bölge, köy, kasaba, yöre’ demektir. Bu bağlamda, Kaşgarlı Mahmud’un sözlüğünde de ulus sözcüğüne yer verilmemiştir. Buna karşılık Kaşgarlı uluş sözünü “köy[Çiğilce], şehir[Arguca]” karşılığında aktarmıştır.
Kimi yorumlara göre, Moğol egemenliğinden sonra görülen Moğolca ulus sözü ise arazi taksimatında hanedan ailesini temsilen hükümdarın payına düşen toprakları ifade etmektedir. Moğollarda ulus, ‘hükümdarın arazisi ile tebaası’, bir başka ifadeyle hükümdarın kulu kölesi durumunda olanları belirtiyordu. Bu yorumcular, ulus kelimesinin aynı zamanda hükümdarın payına düşen büyük ve küçük baş sürülerini de içine aldığını, o nedenle Moğolca ulus sözünün ‘koyun sürüsü’ demek olduğunu ileri sürmüşlerdir. Elbette Moğolca ulus sözünü ‘koyun sürüsü’ olarak açıklamak yetersiz ve doğru zemine oturmayan bir yorumlama olarak kalır. Ulus sözünün Orta Çağ’da Türkçede kullanılan ulış (=ulumak) sözüyle de bir ilişkisi bulunmamaktadır. Belirli bir kültür kalıbına ait olan insan topluluklarını halk kelimesiyle dile getirmek daha münasip olmalı ki, o nedenle halk evleri kurulmuştur. Osmanlı Dönemi’nde ulus sözü devlet otoritesine karşı duran, gittikleri yerlerde mücavir alanlara zarar veren ‘konar göçer gezginci Türkmen aşiretler’i ifade etmiştir.