Zehir
17 Aralık 2020
Herhangi bir şekilde vücuda girince canlının ölümüne dek varan her türlü madde. Farsça zehr (=zehir, ağı, semm, vücuda giren ölümcül sıvı) sözcüğünden gelmektedir. Farsça zehr, Pehlevice ve Partça aynı karşılıkta dile getirilen zahr kelimesine dayanmaktadır. Ermenice, Afganca ve Beluççada zahr olarak biliniyor. Türkçeye zehir şekliyle yerleşmiştir. Aynı sözün Kürtçe zeyir, zehr, jar, ağu karşılıkları bulunmaktadır. Pehlevice zahr (=zehir) sözü, yine Pehlevice olan zahrag (=safra) kelimesiyle ilişkili olmalıdır. Zehir ve karşılığındaki benzer sözlerin Eski Kuzeybatı İran Dillerinden Avestaca zartaka (=sarı) kelimesine istinat ettiği anlaşılmaktadır. Avestaca zathraka şekliyle Pehlevicede zahrak biçiminde yer etmiştir. Zamanla zahr ve zehr olarak dile getirilmiş olduğu görülmektedir. Avestaca zārasča (=safra) kelimesindeki zar ön eki, zer şekli gibi Kürtçedeki zer (=sarı) kelimesiyle bağlantılıdır.
Modern Farsçada ‘sarı’ karşılığında zerd sözü telaffuz ediliyor. Bilindiği üzere zehirlenmelerde canlının safra kesesi sarı renkli safra salgılamaktadır. Bu nedenle zehir ve sarı karşılığındaki sözlerin etimolojik açıdan birbiriyle ilintili olduğu görülmektedir. Hintçe zahar, Pencapça zahira; Deylemice, Peştuca, Sindhice ve Urduca zehr diye telaffuz edilmektedir. Türkçeye yakın dillerde, farklı da olsa benzer sözler kullanılıyor. Kırgızca zar, Uygurca ve Özbekçe zähär, Türkmence zäher, Azerice zähär sözlerinin yanı sıra Uygurcada oğa, Tatarcada ağu, Özbekçede àğu, Kırgızcada u, Kazakçada uv, Başkırtçada ağıv ve Azericede ağı sözleri de telaffuz edilmektedir. Semitik kadim bir dil olan İbranicede sam, Svahilice sumu, Arapçada sam, sem, samak ve sum gibi farklı biçimlerdeki sözcüklerle karşılaşılıyor.