Ziyaret
19 Aralık 2020
Bir yeri, makamı veya kimseyi görmeye gitmek, gidip görüşmek. Kutsal mekân veya makam. Arapça ziyâret (=görmeye veya görüşmeye gitmek) sözünden alınmıştır. Ziyâret denilen kutsal makamlara Farsça –gâh (=yer, yeri) son eki ilave edilerek ziyâret-gâh da denilmiştir. Arapça ziyâ (=ışık, aydınlık) sözünün Antik Çağ’da Yunan gök tanrısı olan tanrılar tanrısı Zeus adıyla bağlantılıdır. Zeus adındaki Ze ön hecesi tıpkı zi gibi ışığı, aydınlığı, parlaklığı, görmeyi ifade etmektedir. Arapça ziyaret sözünün aynı zamanda Sumer Ziggurat’larıyla da köken birliği içinde olduğu kanısındayım. Sumerce zi (=yükselmek, kalkmak; Güneş’in yükselmesi), zi-ga (=yükselme, doğma, çıkış), zigara (=gökyüzü, cennet), zagga (=parlamak) örneklemeleri zi kök sözcüğü hakkında ipucu vermektedir. Sumerce zag-ĝar-ra (=tapınak, türbe) kelimesi de dikkati çekmektedir. Sumerliler zamanında birer tapınak sayılan Ziggurat’lar genellikle hem yüksek yerlerde yapılıyordu, hem de binanın kendisi yüksekçe inşa ediliyordu. O nedenle, ışık, aydınlık, yükselmek, doğmak ve görmek karşılığındaki kelimeler arasında bir münasebet bulunuyordu. O nedenle, Sumerce zag sözü ‘tapınak’, ‘yemin’ve ‘keramet’ karşılığındaydı. Buradan da anlaşılacağı üzere Arapça bir kısım sözlerin temelinde Sumerce kökler bulunmaktadır.