26 Mayıs 2020
Sütten çıkarılan taze yağ. Türkçe tereyağı kelimesi Farsça kère sözünden dönüşmüştür. Türkçede yakın zamanda k sesi t’ye dönüştürülmüştür. XIV. yüzyıl hekimlerinden Ali Çelebi bin Şerif’in hekimliğe dair yazdığı “Yadigâr-ı İbn Şerif” adlı eserinde “Ve süğlün eti ve kereyağı ve sayağı bunlardan yimek gerek” demektedir. Adı geçen yazar, aynı kitapta “Böbrek ağrısı içün su ile ve kereyağıyle kaynadalar vereler” bilgisini aktarmaktadır. XIV. yüzyılda Aydın oğullarından Mehmet Bey adına Arapçadan Türkçeye çevrilen “Kısas-ı Enbiya” adlı eserde “Bir kirde üstünde zeytün, ikincisi üstünde kereyağı, üçüncüsü üstünde bal, dördüncüsü üstünde peynir” diye yazmaktadır. XIV. yüzyıl ile XX. yüzyıl arasında yazılan eserlerde yaygın olarak kereyağı ifadesini görmekteyiz. Farsça kère ve Ermenice karag ‘tere yağı’na işaret etmektedir. Kıpçakçada kere yağ (=kaymak) ve kereyav (=tereyağı) sözleri bulunmaktadır.