Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Etimolojik Açıdan
Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

 

 

Bilal Aksoy

Tan

6 Şubat 2021

     TAN (I)  Güneş’in doğmadan önceki vakti, alaca karanlık, gün ağarması, şafak vakti, fecir. Sumerce tam (=gün), Kürtçe dan (=günün bir bölümü), Ermenice dan (=şafak, gün ağarması) sözleriyle ilişkilidir. Kürtçede danê êvarê (=akşam vakti), danê sıwê (=sabah vakti) deyimleri kullanılıyor. Sırpça ve Hırvatça dan ve Çekçe den ‘gün’ karşılığındadır. Aynı karşılıkta Rusçada den ve dyen deniliyor. Boşnakça ve Slovence dan, Bulgarca den ve Slovakça deň şekli biliniyor. İngilizcede day, Portekizce ve İspanyolcada dia, Almanca, Flemenkçe, İsveççe ve Dancada dag şeklini almıştır. Seylan Dilinde dina, Kuzey Amerika Dillerinden Tesekçede tahn kelimeleri ‘gün’ demektir. Türkçe dün ise ‘bir önceki gün’ karşılığındadır. Çince tiān  (=gök) ve Tiān (=Tanrı)  sözlerini de unutmuyoruz. Orta Çağda Türkçede tan veya tanğ ‘tan, sabah vakti’ karşılığındadır.

    Hintçe din, Bengalce ve Nepalce Dina ve Çince Tiān, ‘gün’ karşılığındadır. Bununla birlikte, Türkçe tün (=gece) sözcüğü dün (=önceki gün, bir önceki gün) sözcüğüyle bağlantılıdır. Günaydın’ın yanı sıra tünaydın sözü o nedenle telaffuz edilmektedir. Türkçe tan yeli (=sabah yeli, seher yeli, bād-ı subh), tan atmak veya tan ağarmak ‘Gecenin aydınlanmaya başlaması’nı ifade etmektedir. Bkz. Tanrı.

     TAN (II)   Kınama, yerme, çekiştirme, ayıplama, zemmetme.  Aynı karşılıktaki Arapça  ṭa‘n sözcüğünden. “Adam vardır cismi semiz / Abdest alır olmaz temiz / Halkı tan eylemek nemiz / Bilcümle vebal bizdedir” (Hasan Dede, XV.- XVI. yüzyıl).